Mısır İsrail tarafından daha fazla aşağılanmaya göz yummamalıdır
Mısır kendi ayakları üzerinde durmalı
Kahire daha ne kadar İsrail hakareti ve aşağılamasını kaldırabilir?
Abdel Bari Atwan
Mısırlı yetkililerin ABD haber sitesi Axios'a, Mısırlı müzakerecilerin İsrailli muhatapları tarafından sunulan Gazze Şeridi'ndeki Mısır-Filistin sınırı boyunca uzanan Salaheddin (Philadelphi) koridorunda İsrail güçlerinin konuşlanacağı yerlere ilişkin haritaları almayı reddettiklerine dair bilgi sızdırması yeterli değildir.
Bu reddin, Mısır liderliğinin Gazze'deki ateşkes görüşmeleri maskaralığına katılmayı kesin bir dille reddettiği güçlü bir açıklama bağlamında duyurulması gerekirdi.
Bu nafile görüşmeler Kahire ve Doha'da dönüşümlü olarak on aydır devam etmektedir. Bu görüşmeler sadece İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik imha savaşının bir parçası olarak gerçekleştirdiği katliamlara diplomatik ve siyasi bir kılıf sağlamaya yarıyor ki bu katliamlarda şu ana kadar çoğu çocuk 40,000 kişi hayatını kaybetti ve tıbbi bakımdan yoksun 93,000 kişi yaralandı. Evlerin ve binaların %90'ının tahrip edilmesinin yanı sıra, gıda ve insani yardımın ulaştırılmasını engellemek üzere Gazze Şeridi'ne açılan yedi geçiş kapısının kapatılması nedeniyle açlıktan ölmek üzere olan yaklaşık iki milyon kişi de yerinden edilmiştir.
İsrail güçlerinin Selaheddin koridorunu ele geçirmesi, Refah geçişini kapatması ve Gazze Şehrinin batısındaki Şehit Mustafa Hafız Okulunu bombalaması (buraya sığınan 20 yerinden edilmiş insanın öldürülmesi) Mısır'a, liderliğine, ordusuna ve halkına yapılmış bir hakarettir. Hamas lideri İsmail Haniye'nin Tahran'ın kalbinde öldürülmesiyle İran'a yapılan hakaretten çok daha büyük bir hakarettir.
Mısır liderliği inisiyatifi kendisi almalıdır. ABD'nin Gazze Şeridi'ndeki soykırım savaşını ve toplu katliamı uzatmak için kullandığı bu ikiyüzlü ve tuzak görüşmeleri sonlandırmalı ve kendi başkentlerinden ve ofislerinden çok Doha ve Kahire'de vakit geçirmeye başlayan İsrail ve ABD istihbarat şeflerine kapılarını kapatmalıdır.
Mısır ordusuna İsrailli mevkidaşıyla savaşa girmesi için çağrıda bulunmuyorum, ancak bu talep, kurtarılması Mısır'ın sorumluluğunda olan Gazze Şeridi'nin bir yerlisi olarak benim de yapmaya hakkım olan meşru bir taleptir.
Ancak İsrail tarafından Mısır'a sürekli olarak yapılan hakaretler ve aşağılamalar tüm kırmızı çizgileri aşmıştır ve kabul edilemez.
Mısır-Filistin sınırı boyunca uzanan Salaheddin koridoru, egemenliğin önemli bir sembolüdür. Bu koridorun işgali Mısır-İsrail barış anlaşmalarını ihlal etmektedir ve açıkça görüldüğü üzere Mısır tek taraflı olarak bu anlaşmalara saygı gösterirken diğer taraf kasıtlı olarak ve rutin bir şekilde bu anlaşmaları çiğnemektedir - çünkü bunu engelleyecek ya da anlaşmalara uymaya zorlayacak kimse yoktur (her zaman ne kadar iç karartıcı ve utanç verici olsalar da).
Mısır liderliği, Netanyahu'nun ABD'nin teklifini tamamen kabul ettiğini ve topun Hamas'ta olduğunu açıklayarak amacına ihanet eden açık Siyonist Anthony Blinken'i kabul etmeyi reddetmeliydi. İşgalci devleti ve katliamlarını savunma konusundaki inanç ve kararlılığına uygun olarak yalan söylediğini çok iyi bilmekteydiler. Ama ne yazık ki onu kabul ettiler ve kırmızı halılar serdiler. Yakında CIA şefi William Burns'ün de yeni bir nafile ve tuzağa düşürücü görüşmeler için kabul edileceği anlaşılıyor.
Mustafa Hafız Okulu'ndan bahsetmiştim. Okul adını 1950'lerin ortalarında İsrail'in mektup bombasıyla öldürülen ve Gazze Şeridi halkının kalbinde özel bir yeri olan kahraman bir Mısırlı subaydan alıyor. Subay, 1948 Nakba'sından sonra ilk direniş tohumlarının ekilmesine yardımcı olmak ve silah taşıyacak ve işgal altındaki Filistin içlerine baskınlar düzenleyecek savaşçıları eğitmek üzere oraya gönderilmişti. O aynı zamanda Mısır'ın ve halkının Filistin'in gasp edilmesine karşı direnişte ve halkının meşru direniş hakkını savunmada oynadığı erken rolü de sembolize etmektedir.
Mısır liderliği, tekrar ediyorum, ülkenin onurunu korumak için bu müzakere masasını dağıtmalı ve İsrail'in Selaheddin koridorundan derhal çekilmesi, katliamların durdurulması, Gazze Şeridi'nin işgaline son verilmesi ve Refah sınır kapısının insani ve tıbbi yardımların girişi için gecikmeksizin yeniden açılması konusunda ısrarcı olmalıdır.
Yüce Allah'a yemin ederim ki Mısır yönetimi bu taleplere sımsıkı sarılırsa ABD yönetimi dizlerinin üzerine çökecek ve tüm şartlarını kabul edecektir. ABD sadece güç ve meydan okuma dilinden anlar.
Lübnan direnişinin liderliği Siyonist ABD elçisi Amos Hochstein'ı sepetledi ve onunla doğrudan ya da dolaylı olarak muhatap olmayı reddetti; Yemenliler Umm al-Rashrash (Eilat) limanını 2,000 km'lik bir mesafeden iflas ettirdi ve Kızıldeniz'i İsrail gemiciliğine kapattı; ABD gücünün zirvesindeyken Afganistan, Irak ve hatta Somali'de direniş tarafından yenilgiye uğratıldı.
Gururlu ve güçlü olanın korkacak neyi var?
Son olarak İran'a ve Direniş Ekseni liderlerine bir çift sözümüz var: Eğer şehit İsmail Haniye ve Fuat Şükrü'nün öldürülmesine misilleme yapılması, ABD'nin Gazze'deki savaşı sona erdirme görüşmelerini sabote etmek için bahane bulmasını engellemek amacıyla ertelendiyse, bu bahanenin süresi dolmuştur.
Arapların ve Müslümanların çoğunluğu bu meşru ve hak edilmiş misillemenin daha fazla ertelenmeyeceğini ummaktadır. ABD ve İsrail'in bölgemizdeki buyurgan saldırganlığına son vermenin tek yolu bu olacaktır
KAYNAK: https://www.raialyoum.com/