Çin ile Vatikan Çin'deki kiliselere piskopos atanması anlaşmasını uzattı
Çin yaptığı açıklamada Vatikan ile Katolik kiliselere piskoposların atanmasına ilişkin bir anlaşmayı dört yıllığına uzatmayı kabul ettiğini açıkladı.
Vatikan ve Pekin'in Komünist liderliği 2018 yılında bu çetrefilli konuda gizli bir anlaşma imzalayarak Çin'de piskoposların atanmasında her iki tarafa da söz hakkı vermişti. 12 milyon Katoliğin bulunduğu tahmin edilen ülkede yaşanan gerginlikler nedeniyle tarihi anlaşma son olarak Ekim 2022'de iki yıllığına yenilenmişti.
İçeriği kamuoyuna açıklanmayan anlaşma, resmi ve yeraltı kiliseleri arasında bölünmüş Çinli Katolikleri yeniden bir araya getirmeyi amaçlarken, piskopos atamalarında son sözü Papa'ya veriyor.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian Salı günü düzenlenen olağan brifingde yaptığı açıklamada “Dostane istişareler sonucunda iki taraf anlaşmayı dört yıl daha uzatmaya karar verdi” dedi ve Vatikan ile gelişen bağları selamladı.
Lin, “Hem Çin hem de Vatikan bu anlaşmanın uygulanmasının sonuçları hakkında olumlu değerlendirmelerde bulundu” dedi.
“İki taraf yapıcı bir ruhla görüşmeleri sürdürecek ve Çin-Vatikan ilişkilerinin gelişmesini desteklemeye devam edecek.”
Vatikan ve Çin'in diplomatik ilişkileri bulunmuyor, zira Vatikan Tayvan'ı tanıyan bir avuç ülkeden biri.
İlişkilerin 1950'lerde kopması, Çin'in Katolik inancını biri devlet onaylı diğeri yeraltı olmak üzere iki kamp arasında bölmüştü.
Anlaşma Kilise içinde eleştirilere yol açmış, bazıları anlaşmayı Komünist hükümetin ülkedeki Katolikler üzerinde hakimiyet kurmasına izin vermek olarak görmüştür.
Pek çok inanan, Çin-Vatikan yakınlaşmasına rağmen hükümetin yeraltı kilisesine yönelik baskısının devam ettiğini savunuyor.
2018'de imzalanan dönüm noktası niteliğindeki anlaşmadan bu yana Pekin, Vatikan'a danışmadan bazı piskoposları atadı.
Geçtiğimiz yıl Vatikan, Çin'in ülkenin en büyük Katolik piskoposluk bölgesi olan Şangay'a yeni bir piskopos atadığını açıkladı.
Kasım 2022'de ise Vatikan, Çin'deki bir piskoposluk bölgesine Vatikan'ın tanımadığı bir piskoposun atanmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Çin anayasası dini özgürlükleri güvence altına alıyor.
Ancak insan hakları grupları dini örgütlerin rutin zulümle karşı karşıya olduğunu ve ibadet özgürlüğünün ciddi şekilde kısıtlandığını söylüyorlar - ki bu eğilim Başkan Xi Jinping döneminde daha da kötüleşti.
Eylül ayında Papa Francis Çin'i “büyük bir ülke” olarak övmüş ve “Çin'in Kilise için bir vaat ve umut olduğuna inanıyorum” demişti.
Papa ayrıca ilerleyen tarihlerde Çin'i ziyaret etmek istediğini söyledi.
KAYNAK: https://hongkongfp.com/