İsrail, UNRWA'yı aslında neden yasakladı?

 

 

 

 

İsrail'in UNRWA (Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı)'yı yasaklaması, Birleşmiş Milletler'in itibarından endişe duyanlar için İsrail'e, uluslararası hukuka saygı duymayan BM üyelerinin gayrimeşrulaştırılmayı hak ettiklerini hatırlatmak için bir fırsat teşkil etmelidir.

 

28 Ekim'de İsrail Parlamentosu Knesset, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı'nın (UNRWA) İsrail ve işgal altındaki Filistin'de “herhangi bir faaliyet” yürütmesini etkin bir şekilde yasaklayan iki yasa tasarısını ikinci okumada kabul etti.

 

Basitçe ifade etmek gerekirse bu karar felaket niteliğindedir zira UNRWA işgal altındaki topraklarda ve bölgenin büyük bölümünde milyonlarca Filistinlinin geçiminden sorumlu başlıca uluslararası kurumdur.

 

İsrail bu kararının ardından işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Nur Shams mülteci kampındaki UNRWA ofisine saldırdı ve ofise zarar verdi. Bu, İsrail hükümetinin konuya ilişkin ciddiyetini gösterme yoluydu.

 

Bu, İsrail'in UNRWA karşıtı bir gündemi ilk kez takip edişi değildir ve İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve diğer İsrailli yetkililerin iddialarının aksine, bu karar Gazze'ye yönelik mevcut soykırım savaşı ya da UNRWA'nın 'terörizmi' desteklediği yönündeki asılsız iddialarla da bağlantılı değildir.

 

BM tarafından yaptırılan bağımsız bir inceleme, İsrail'in “UNRWA çalışanlarının önemli bir kısmının terör örgütlerine üye olduğu iddialarını kamuoyuna açıkladığını” ancak “bu konuda henüz destekleyici bir kanıt sunmadığını” ortaya koymuştur.

 

Ancak İsrail'in iddiaları kuruluşa büyük zarar verdi ve aralarında ABD, Kanada, Avustralya, İngiltere, Almanya ve İtalya'nın da bulunduğu 13 ülke, Gazze'nin korkunç bir kıtlıktan kurtulmasına yardımcı olabilecek ve çok ihtiyaç duyulan fonları kesmeye başladı.

 

Sonunda, bu ülkelerin çoğu mali desteklerini eski haline getirdiler, ancak bu ülkelerin ilk haksız kararından olumsuz etkilenen Filistinlilerden özür dilemediler.

 

İsrail ise pişmanlık duymayarak bu kuruluşa karşı amansız savaşını sürdürdü. Netanyahu 28 Ekim'de yaptığı açıklamada “İsrail'e karşı terörist faaliyetlere karışan UNRWA çalışanları sorumlu tutulmalıdır” dedi.

 

UNRWA karşıtı retorik İsrail için işlevsel olmaya devam ediyor. Her zaman yanlarında olan ABD ana akım medyasının da desteğiyle İsrail, UNRWA'nın adını sürekli olarak 'terörizmi desteklemekle' ilişkilendirerek haberlerde tutmayı başardı. Dolayısıyla, İsrail Knesset'i UNRWA karşıtı yasa tasarılarını oyladığında, ana akım medya bu haberleri, esasen uydurma bir hikayenin tek mantıklı sonucuymuş gibi aktardı.

 

İsrail'in UNRWA ile olan sorunu kuruluşun kendisiyle değil, misyonu “Filistinli mültecilere yardım ve koruma” sağlamak olan bir BM kuruluşu olarak temel siyasi temsiliyle ilgilidir.

 

UNRWA 1949 yılında BM Genel Kurulu'nun 302 (IV) sayılı kararıyla kurulmuştur. Faaliyetlerine 1 Mayıs 1950'de başladı ve zamanla Gazze, Batı Şeria, Lübnan, Suriye ve Ürdün'deki çok sayıda Filistinli mülteci topluluğunun hayatta kalmasının merkezi haline geldi.

 

Pek çok kişi haklı olarak BM'yi, UNRWA'nın insani yardım görevini, Filistinlilerin 194 sayılı BM Kararı uyarınca Geri Dönüş Haklarını elde etmelerine yardımcı olacak siyasi bir karşılık ile desteklemediği için eleştirmiştir. Ancak İsrail için UNRWA sorunlu olmaya devam etti.

 

Tel Aviv'in düşüncesine göre UNRWA'nın varlığı, Filistinli mülteciler diye ayrı bir insan grubu olduğunu sürekli hatırlatıyor. UNRWA siyasi bir kuruluş olmasa da, Filistinli mülteci krizi ve bu mültecilerin 'devredilemez' haklarını vurgulayan ilgili tüm BM kararları son derece siyasidir.

 

Netanyahu, dünya genelinde İsrail'e karşı kısa süreli de olsa oluşan ilk sempatiden ve İsrail ile müttefiklerinden kaynaklanan büyük yanlış bilgilendirme kampanyasından yararlanarak 7 Ekim'i UNRWA'yı daha da şeytanlaştırmak için bir fırsat olarak kullandı. Ancak kampanyası çok daha önce başlamıştı.

 

UNRWA'ya karşı yürütülen savaşın kilit oyuncularından biri eski ABD Başkanı Donald Trump'ın damadı Jared Kushner'di. İsrail'in Filistinlileri kesin olarak yenmesine yardımcı olmak için çok zaman harcayan Kushner, UNRWA'yı planının kilit noktası haline getirdi.  Sızdırılan bir e-postada Kushner'in kuruluşun çalışmalarını “sekteye uğratmak için samimi bir çaba” gösterme sözü verdiği ortaya çıktı.

 

Uluslararası ret ve dayanışma nedeniyle Kushner nihayetinde başarısız oldu. ABD yönetiminin fonları kesmesi bile örgütü kapanmaya zorlamadı, ancak bu durum milyonlarca Filistinlinin hayatını olumsuz etkiledi.

 

Gazze'de devam eden savaş ve Batı Şeria'nın büyük bölümünü ilhak etme çabası, Netanyahu ve aşırılık yanlısı hükümeti için UNRWA üzerindeki baskıyı arttırmak için altın bir fırsat oldu. ABD'nin koşulsuz desteği ve çeşitli Batılı hükümetlerin İsrail'in BM kuruluşuna ilişkin yanlış iddialarını pervasızca dikkate alma istekliliği bu fırsatı yarattı.

 

Uluslararası hukuku uygulamaktan sorumlu bir örgütün İsrail tarafından itibarsızlaştırılmasına izin verilmesi, BM'nin krizini daha da derinleştirmektedir.


BM Özel Raportörü Francesca Albanese'nin 30 Ekim'de yaptığı ateşli savunma, BM'ye bağlı pek çok yetkilinin BM'nin giderek artan ilgisizliğine ilişkin hissettiği hayal kırıklığını yansıtmaktadır.

 

Albanese konuşmasında, BM'nin başarısızlıklarının devam etmesi halinde, özellikle bu kargaşa dönemlerinde BM'nin etkisinin “dünyanın geri kalanı için giderek daha da önemsiz” hale geleceğine dikkat çekti.

 

Bu ilgisizlik, başta Gazze olmak üzere Batı Şeria'daki milyonlarca Filistinli tarafından şimdiden hissediliyor. Her ne kadar Filistinliler İsrail saldırganlığına karşı koymaya, reddedip direnmeye devam etseler de, kendilerine sadece sözde kalan ama çok az eylemde bulunan bir uluslararası sistemden bıkmış durumdalar.

 

İsrail'in UNRWA'yı yasaklaması, Birleşmiş Milletler'in itibarından endişe duyanlar için, uluslararası hukuka saygı göstermeyen BM üyelerinin gayrimeşru ilan edilmeyi hak ettiklerini İsrail'e hatırlatmak için bir fırsat teşkil etmelidir. Bu kez sözlere eylem eşlik etmelidir. Başka hiçbir şey yeterli olmayacaktır.

 

 

 

YAZAR: Ramzy Baroud

Dr. Ramzy Baroud gazeteci, yazar ve The Palestine Chronicle'ın editörüdür. Kendisi altı kitabın yazarıdır. Ilan Pappé ile birlikte editörlüğünü yaptığı son kitabı 'Kurtuluş Vizyonumuz'dur: Baroud, İslam ve Küresel İlişkiler Merkezi'nde (CIGA) Yerleşik Olmayan Kıdemli Araştırma Görevlisidir.

Yazarın şahsi web sitesi www.ramzybaroud.net

 

KAYNAK: https://www.palestinechronicle.com/

 

Özet
:
İsrail'in UNRWA (Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı)'yı yasaklaması, Birleşmiş Milletler'in itibarından endişe duyanlar için İsrail'e, uluslararası hukuka saygı duymayan BM üyelerinin gayrimeşrulaştırılmayı hak ettiklerini hatırlatmak için bir fırsat teşkil etmelidir.
Resim
Türkçe
X