Ürdünlü istihbaratçılar İsrail'in hizmetinde
El-Ahbar’ın bildirdiğine göre, Ürdün güvenlik servisleri özellikle Batı Şeria'da Filistin direnişine karşı doğrudan sahada rol oynamakta.Bu bağlamda, Ürdün istihbarat görevlilerinin Gazze'ye yönelik saldırının başlangıcında Batı Şeria'ya gittiği belirtildi.
Ürdünlü istihbaratçıların Filistin Yönetimi ve İsrail “güvenlik servislerine” ait ekiplerle birlikte, direnişi ve Filistin sokağının öfkesini bastırmak için faaliyet yürüttükleri bildirildi.
El-Ahbar, işgal hapishanelerinden serbest bırakılan bazı mahkumların, Ürdünlü subayların işgal hapishanelerinde doğrudan sorgulamaya katıldıklarını söylediklerini bildirdi.
El-Ahbar’a göre, bu kişilere Ürdün istihbaratıyla işbirliği yapmaları “teklif” edildi.Ayrıca, “Batı Şeria'daki direniş faaliyetlerinin tırmanmasını engellemeleri karşılığında İsrail'in kendileri için af çıkaracağı” söylenildiği kaydedildi.
El-Ahbar’a göre, İsrail'in soykırımı karşısında Ürdün rejiminin tavrını ve bu uygulamaların nedenlerini sorgulayan bazı uzmanlar bunu, Aksa Tufanı savaşının Ürdün rejimine yansımalarından duyulan korkuya bağlıyorlar.
Söz konusu uzmanlar, "işgale hizmet etme ve Filistin direnişine karşı politikaları açığa çıktıktan sonra bu davranışın rejim üzerinde ciddi yansımaları olacağını" iddia ediyorlar.
El-Ahbar öte yandan, Ürdün rejiminin güvenlik birimlerinin, “Batı Şeria'daki direniş gruplarına silah kaçakçılığını önlemek için İsrail istihbaratı ve Irak-Suriye sınırında konuşlu ABD güçleriyle yakın işbirliğini sürdürdüğünü” söyledi.
Haberde, Ürdünlü istihbarat görevlilerinin "İran'a bağlı güçler tarafından Batı Şeria'ya gönderilen makineli tüfek ve bomba yüklü insansız hava araçlarını" düşürdüklerini övünerek anlattıkları kaydedildi.Ayrıca, "Hamas'ın Batı Şeria'da operasyonlar gerçekleştirmek amacıyla Ürdün'de faaliyet gösteren askeri hücreler kurma girişimlerini bastırmayı amaçlayan bir eylem programından" söz ettikleri aktarıldı.
El-Ahbar, Ürdün askerlerinin defalarca Suriye sınırını geçerek Suriye topraklarında operasyonlar düzenlediğini ve bu operasyonları "uyuşturucu kaçakçılığı yapan ekiplerle mücadele" olarak gerekçelendirdiklerini hatırlattı.
El-Ahbar, Amman'daki “bilgi sahibi” kaynaklara dayandırdığı haberinde, Ensarullah'ın İsrail işgaline uyguladığı deniz ambargosunun Ürdün rejimi tarafından delindiğine dair teyit edilmiş bilgilerin ortaya çıkmasının ardından Ürdün'de halkın öfkesinin hakim olmaya başladığını söyledi.
Aynı kaynaklar, malların Akabe limanında yüklerini boşaltan Ürdünlü şirketler adı altında ithal edildiğini ve daha sonra İsrailli şirketler yararına karayoluyla Eilat'a taşındığını iddia etti.
"Kara köprüsü" haberleri ilk olarak İsrail medyası tarafından, ardından İsrail Ulaştırma Bakanı Miri Regev'in kamuoyuna yaptığı açıklamalarla duyurulmuştu.
Ardından başka kuruluşlar ve birtakım medya da bu köprünün varlığını doğrulayıp oradan geçen kamyonların fotoğraflarını yayımlamıştı.
O tarihten bu yana, ‘Direnişe Destek için Ürdün Gençlik Buluşması’na mensup aktivistlerin defalarca yolda insan zinciri oluşturduğunu söyleyen el-Ahbar, güvenlik birimlerinin aktivistlere müdahale ettiğini bildirdi.
El-Ahbar, Ürdün hükümetinin köprünün varlığının bir "kurgu" olduğunu iddia ettiğini, ancak protestocuların bunu kabul etmeyerek "Bu nasıl bir kurgu? Kara köprüsü faaliyette." diyerek slogan attıklarını kaydetti.
Çeşitli kuruluşlardan gazeteciler köprünün Ürdün-Suudi sınırındaki el-Ömeri merkezinden başlayıp Ürdün'ün batı sınırındaki Şeyh Hüseyin geçişine kadar uzandığını belirtiyorlar.
Kefr Yuba, Cemha ve Kuzey Şuna bölgelerinde yaşayanlar geçen Kasım ayından bu yana bu güzergahtan geçen kamyon sayısında bir artış olduğunu fark ettiklerini söylüyorlar.
El-Ahbar’a göre, kamyonlar Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri (Dubai'den) ve Türk plakaları taşıyorlar. Haberde, geçtiğimiz aylarda Kızıldeniz'deki Ensarullah saldırıları nedeniyle 2.7 milyar dolar kaybettiğine dair haberler çıkan Hayfa merkezli İsrailli nakliye şirketi ‘Zim’in logosunu taşıyan bir kamyonun birden fazla kez görüldüğü ileri sürüldü.
İsrail medyasının işgal altındaki topraklara geçtikten sonra kamyon şoförleriyle yaptığı röportajlara ek olarak, Ürdünlü aktivistler de Ürdün vatandaşı şoförlerin çok yüksek ücretler aldıklarını söylediklerini aktarıyorlar.
Aktivistler kamyonların Ürdün'e girdikten sonra izledikleri rotayı ve Zerka vilayeti yakınlarından İrbid'deki Ramsa'ya nasıl gittiklerini, ardından Şuna bölgesini geçerek Filistin sınırına nasıl ulaştıklarını anlatıyorlar.
İsrail'in Walla internet sitesi, bu yolculuğun dört gün sürdüğünü ve "Körfez limanlarından İsrail'e uzanan uzun bir rotada" yaklaşık 2.550 kilometrelik bir mesafeyi kapsadığını belirtti.
El-Ahbar’ın bildirdiğine göre, Ürdün güvenlik servisleri özellikle Batı Şeria'da Filistin direnişine karşı doğrudan sahada rol oynamakta.
Bu bağlamda, Ürdün istihbarat görevlilerinin Gazze'ye yönelik saldırının başlangıcında Batı Şeria'ya gittiği belirtildi.Ürdünlü istihbaratçıların Filistin Yönetimi ve İsrail “güvenlik servislerine” ait ekiplerle birlikte, direnişi ve Filistin sokağının öfkesini bastırmak için faaliyet yürüttükleri bildirildi.
El-Ahbar, işgal hapishanelerinden serbest bırakılan bazı mahkumların, Ürdünlü subayların işgal hapishanelerinde doğrudan sorgulamaya katıldıklarını söylediklerini bildirdi.
El-Ahbar’a göre, bu kişilere Ürdün istihbaratıyla işbirliği yapmaları “teklif” edildi. Ayrıca, “Batı Şeria'daki direniş faaliyetlerinin tırmanmasını engellemeleri karşılığında İsrail'in kendileri için af çıkaracağı” söylenildiği kaydedildi.
El-Ahbar’a göre, İsrail'in soykırımı karşısında Ürdün rejiminin tavrını ve bu uygulamaların nedenlerini sorgulayan bazı uzmanlar bunu, Aksa Tufanı savaşının Ürdün rejimine yansımalarından duyulan korkuya bağlıyorlar.
Söz konusu uzmanlar, "işgale hizmet etme ve Filistin direnişine karşı politikaları açığa çıktıktan sonra bu davranışın rejim üzerinde ciddi yansımaları olacağını" iddia ediyorlar.
El-Ahbar öte yandan, Ürdün rejiminin güvenlik birimlerinin, “Batı Şeria'daki direniş gruplarına silah kaçakçılığını önlemek için İsrail istihbaratı ve Irak-Suriye sınırında konuşlu ABD güçleriyle yakın işbirliğini sürdürdüğünü” söyledi.
Haberde, Ürdünlü istihbarat görevlilerinin "İran'a bağlı güçler tarafından Batı Şeria'ya gönderilen makineli tüfek ve bomba yüklü insansız hava araçlarını" düşürdüklerini övünerek anlattıkları kaydedildi. Ayrıca, "Hamas'ın Batı Şeria'da operasyonlar gerçekleştirmek amacıyla Ürdün'de faaliyet gösteren askeri hücreler kurma girişimlerini bastırmayı amaçlayan bir eylem programından" söz ettikleri aktarıldı.
El-Ahbar, Ürdün askerlerinin defalarca Suriye sınırını geçerek Suriye topraklarında operasyonlar düzenlediğini ve bu operasyonları "uyuşturucu kaçakçılığı yapan ekiplerle mücadele" olarak gerekçelendirdiklerini hatırlattı.
El-Ahbar, Amman'daki “bilgi sahibi” kaynaklara dayandırdığı haberinde, Ensarullah'ın İsrail işgaline uyguladığı deniz ambargosunun Ürdün rejimi tarafından delindiğine dair teyit edilmiş bilgilerin ortaya çıkmasının ardından Ürdün'de halkın öfkesinin hakim olmaya başladığını söyledi.
Aynı kaynaklar, malların Akabe limanında yüklerini boşaltan Ürdünlü şirketler adı altında ithal edildiğini ve daha sonra İsrailli şirketler yararına karayoluyla Eilat'a taşındığını iddia etti. "Kara köprüsü" haberleri ilk olarak İsrail medyası tarafından, ardından İsrail Ulaştırma Bakanı Miri Regev'in kamuoyuna yaptığı açıklamalarla duyurulmuştu.
Ardından başka kuruluşlar ve birtakım medya da bu köprünün varlığını doğrulayıp oradan geçen kamyonların fotoğraflarını yayımlamıştı.
O tarihten bu yana, ‘Direnişe Destek için Ürdün Gençlik Buluşması’na mensup aktivistlerin defalarca yolda insan zinciri oluşturduğunu söyleyen el-Ahbar, güvenlik birimlerinin aktivistlere müdahale ettiğini bildirdi.
Çeşitli kuruluşlardan gazeteciler köprünün Ürdün-Suudi sınırındaki el-Ömeri merkezinden başlayıp Ürdün'ün batı sınırındaki Şeyh Hüseyin geçişine kadar uzandığını belirtiyorlar.
Kefr Yuba, Cemha ve Kuzey Şuna bölgelerinde yaşayanlar geçen Kasım ayından bu yana bu güzergahtan geçen kamyon sayısında bir artış olduğunu fark ettiklerini söylüyorlar.
El-Ahbar’a göre, kamyonlar Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri (Dubai'den) ve Türk plakaları taşıyorlar. Haberde, geçtiğimiz aylarda Kızıldeniz'deki Ensarullah saldırıları nedeniyle 2.7 milyar dolar kaybettiğine dair haberler çıkan Hayfa merkezli İsrailli nakliye şirketi ‘Zim’in logosunu taşıyan bir kamyonun birden fazla kez görüldüğü ileri sürüldü.
İsrail medyasının işgal altındaki topraklara geçtikten sonra kamyon şoförleriyle yaptığı röportajlara ek olarak, Ürdünlü aktivistler de Ürdün vatandaşı şoförlerin çok yüksek ücretler aldıklarını söylediklerini aktarıyorlar.
İsrail'in Walla internet sitesi, bu yolculuğun dört gün sürdüğünü ve "Körfez limanlarından İsrail'e uzanan uzun bir rotada" yaklaşık 2.550 kilometrelik bir mesafeyi kapsadığını belirtti.
KAYNAK: https://ydh.com.tr/