Alman hükümetinin yeni 'İç Güvenlik' paketi

 

 

 

 

 

Almanya'da bu yaz düzenlenen ve toplam dört kişinin ölümüyle sonuçlanan iki bıçaklı saldırı yoğun tartışmaya yol açtı. Mannheim'da genç bir polisi, Solingen kentinde de üç vatandaşı öldüren radikal İslamcı zanlıların Afgan ve Suriyeli sığınmacılar olması hem göç hem de iç güvenliğe ilişkin tartışmaları alevlendirdi.

 

Üst üste gelen bu olaylarla başlayan tartışmalar sırasında 1 Eylül'de doğudaki Saksonya ve Thüringen eyaletlerinde eyalet meclisi seçimleri düzenlendi.

 

İç güvenliği ve düzensiz göçü kampanyasının ana malzemesi yapan aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi her iki seçimden de güçlenerek çıktı. AfD, Saksonya'da ikinci, Thüringen'de ise birinci güç olmayı başardı.

 

Bu gelişmeler üzerine Almanya'da Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti'den (FDP) oluşan Olaf Scholz Başbakanlığındaki koalisyon hükümeti radikal İslamcılık ile mücadeleyi güçlendirme, iltica ile ikamet yasası ile silah taşıma kanununu sıkılaştırma vaadinde bulundu. Koalisyon ortakları, bu hafta başında söz konusu konularda yeni düzenleme öngören ve kamuoyunda da "güvenlik paketi" diye bilinen reform tasarısı üzerinde uzlaştığını açıkladı.

 

Güvenlik paketinde neler var?

 

İç güvenliği artırması amaçlanan paket, silah taşımaya ilişkin düzenlemelerin sıkılaştırılmasını öngörüyor. Örneğin ateşsiz silahlar grubundaki bıçaklara dair yasakların kapsamı genişletiliyor. SPD'li Milletvekili Dirk Wiese, reform tasarısına ilişkin olarak partili arkadaşlarına gönderdiği bilgilendirme metninde, "Öncelikle silaha yasak bölgeler ilan edilmesine dair düzenlemeleri daha da netleştirmeyi ve silah ve bıçak taşımaya ilişkin istisnai durumlar için ortak standartlar sağlamayı başardıklarını" belirtti. Tasarıya göre bu konuda istisnalar da olacak, örneğin gastronomi etkinliklerinde.  

 

Güvenlik paketinde öngörülen bir diğer önemli düzenleme de Federal Polis ile Federal Emniyet Teşkilatı'nın (BKA) yetkilerinin artırılması. Buna göre, örneğin her iki emniyet kurumu da ağır suçlara dair soruşturmalarda biyometrik yüz kaydı karşılaştırması yapabilecek.

 

Pakette öngörülen bir diğer düzenleme de ülkede yoğun tartışmalara neden olan iltica konusu ile yabancıların ikametini içeriyor.

 

Koalisyon hükümeti, başka bir Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkede kaydı alınmış ve Dublin düzenlemesi uyarınca hakkında Almanya'yı terk kararı alınmış sığınmacılara verilen sosyal yardımların azaltılmasını planlıyor. Ancak bu uygulama da Almanya Federal Göç ve Mülteci Dairesi'nin (BAMF) "hukuki açıdan ve pratik olarak sınır dışı edilebilir" değerlendirmesi yaptığı durumlarda söz konusu olacak. 

 

Alman hükümeti, ağır suç işleyenlerin sınır dışı edilmesini kolaylaştırmayı da hedefliyor. 

 

Tasarıya göre, sığınmacıların ülkesini ziyaret etmesi de onlara verilmiş Almanya'ya sığınma hakkının geri alınması için gerekçe sayılabilecek. Ancak bu durumda da ebeveynlerin cenazesine katılmak için memlekete gitmek gibi istisnalar söz konusu olabilecek.

 

Güvenlik paketine dair eleştiriler neler?

 

Ana muhalefetteki Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partileri ise güvenlik paketi hazırlandıktan sonra yapılan değişikliklerle tasarının "içi delik deşik İsviçre peynirine" dönüştüğünü iddia ediyor.

 

Nüfus yoğunluğu en yüksek eyalet olan Kuzey Ren-Vestfalya İçişleri Bakanı Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partili Herbert Reul, söz konusu güvenlik paketinin gelecekte sorunların çözülmesini sağlayacağından şüpheli. Deutschlandfunk radyosuna yaptığı değerlendirmede Reul, güvenliğin sağlanmasında başarı gösterilmesi için "emniyet güçlerine ve istihbarat birimlerine daha fazla hareket serbestisi verilmesi" talebini tekrarladı.

 

Başbakan Scholz'un, partinin özellikle sol kanadından gelen güvenlik paketine yönelik eleştiriler üzerine vekilleri, hükümeti güven oyuna sunmakla tehdit ettiği iddia edilmişti.

 

Muhalefetteki Sol Parti Eş Başkanı Janine Wisseler de yine SPD'li vekillere sesledi ve hükümetlerinin getirdiği pakete onay vermemeye çağırdı. "Başbakan Scholz ve İçişleri Bakanı Nancy Faeser'in çizgisine yüksek sesle itiraz etmenin tam zamanı" diye konuşan Wisseler, "Umarım SPD içinde azınlıkta olan temel hakları korumakla yükümlü olduğunu düşünenler korkutulmaya izin vermez, açık ve net duruş sergilerler. İltica, Nazilerden kaçan pek çok sosyal demokratın hayatını kurtardı. SPD bunu hatırlamalı ve kendi geçmişine hakkını vermeli" diye konuştu. 

 

Göç uzmanı ve gazeteci Gilda Sahebi de paketin yanlış noktaya odaklandığı görüşünde. Sosyal paylaşım platformu X'ten yaptığı değerlendirmede "İnsanlara sosyal yardımları kesen, onları yalnızlık tehlikesiyle baş başa bırakan, suçu ve radikalliği artıran bir taslağın 'güvenlik paketi' olarak nitelenmesi  ilginç. Daha çok güven sağlamakla alakası yok. AfD seçmenini yakalama (o da olmuyor) çabasıyla alakalı" diye yazdı.

 

 

 

 

KAYNAK: https://www.dw.com/

Özet
:
Almanya'da bu yaz düzenlenen ve toplam dört kişinin ölümüyle sonuçlanan iki bıçaklı saldırı yoğun tartışmaya yol açtı. Mannheim'da genç bir polisi, Solingen kentinde de üç vatandaşı öldüren radikal İslamcı zanlıların Afgan ve Suriyeli sığınmacılar olması hem göç hem de iç güvenliğe ilişkin tartışmaları alevlendirdi.
Resim
Türkçe
X