Bangladeş'te neler oluyor?

 

 

 

Bangladeş, 170 milyonu aşan nüfusuyla hem ekonomik hem de siyasi anlamda birçok sıkıntı ve çalkantılar yaşamaktadır.

 

1971 yılında yaşanan bağımsızlık iç savaşı sonucu ülke, Pakistan'dan ayrılması ile birlikte, hiçbir zaman huzur ve refaha kavuşabilmiş değildir.

 

Hindistan'ın da kışkırtmaları sonucu gerçekleşen ayrılık süreci ile birlikte seküler ve laik bir azınlığın ülkeye hükmetmesi ve her geçen gün Hindistan'ın ülke üzerindeki etkisini arttırması, problemleri daha da derinleştirmiştir. Bu durumlar sonucunda ülkede muhaliflere yönelik baskılar her geçen gün artmış, tutuklama, işkence ve idamlar birbirini izlemiştir. Ülkedeki en önemli muhalif hareket olan Cemaat-i İslâmi'ye yönelik hiçbir hukuki dayanağı olmayan bağımsızlık karşıtlığı suçlamaları, sürekli bir baskı aracı olarak kullanılmıştır.

 

Ülkenin Pakistan'dan ayrılma mücadelesinde Cemaat-i İslâmi Müslümanların birliğini esas alarak parçalanmayı değil, bütün olmayı savunmuştu. Ülkeyi daha fazla Hindistan'ın etkisine sokacağı, ülkenin gelişimine olumsuz etki edeceği ve bu nedenle fayda yerine kesinlikle zarar getireceği düşüncesiyle ayrılığı desteklemediği gibi, hiçbir zaman Pakistan ordusunu da desteklememiş ve yapılan haksızlıkları eleştirmişti.

 

1971 yılında Batı'nın da desteklediği iç savaş döneminde Cemaat-i İslâmi üyeleriyle birlikte dönemin İslâm alimleri ayrılmaya karşı durmuşlardı. O dönemin gazete ve dergilerinde yayınlanan meşhur sloganlarda Müslümanlar, "daha çok birlik olmak yerine niye daha ufak parçalara bölünüyoruz" diye sloganlarla ayrılmaya karşı durmuşlardır. Gulam Azam; "Eğer Hindistan'ın desteği ile bağımsızlığımızı kazanırsak ileride tamamen Hindistan tarafından yönetileceğiz." demiş ve bugün bu cümlesinin haklılığı tüm dünyaca görülmüştür.

 

Cemaat-i İslâmi, iç savaş sırasında ülkenin bağımsızlığına "Durum şimdikinden iyi olmaz, aksine daha da fakirleşiriz" diyerek karşı çıkmıştır. "Müslümanların birbiriyle savaşmasının haram olduğu" gerekçesiyle hem Pakistan'a hem de Bangladeş'e ciddi uyarılarda bulunmuştur. Ancak bağımsızlık karşıtı bir fikriyata sahip olmasına rağmen Cemaat-i İslâmi, Pakistan ordusunun yaptığı uygulamalara hiçbir zaman onay vermemiş ve karşı durmuştur. Bu doğrultuda Cemaat-i İslâmi'nin lider kadrosundan gençlik yapılanmasına kadar "silahlı faaliyetleri olmadığına dair" defalarca açıklamalar yapılmıştır. Nitekim Cemaati İslâmi kurulduğu günden bu yana hiçbir silahlı eylemin tarafı olmamış ve şiddete karşı mücadele etmiş bir parti olmasına rağmen Bangladeş'te siyasi iktidara hâkim laik grup tarafından baskı altında tutulmuştur.

 

1980 yıllarından sonra baskılar gittikçe artarak işkenceler, hapse atılmalar ve parti üyelerinin evlerine yapılan polis baskınlarıyla artarak devam etti ve nihayetinde asılarak idam etme noktasına ulaştı. Awami Partisi'nin lideri Şeyh Hasina daha önce birlikte hükümet kurduğunu unuttuğu Cemaat-i İslâmi Partisi'nin liderlerini 'vatana ihanet' iddiasıyla bir bir idama mahkûm etti.

 

Awami Ligi'nin lideri Şeyh Hasina Vecid, bağımsızlık savaşında savaş suçu işleyenlerin yargılanması amacıyla 1973'te babası Mucibur Rahman tarafından çıkarılan Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi Yasası'nda değişikliğe giderek 2010 yılında kurdurduğu Bangladeş Uluslararası Savaş Suçları mahkemesine daha önce Awami Ligi partisinde (Halk Partisi) görev almış kişileri atayarak mahkemenin tamamen siyasi kararlar almasını sağlamıştı.

 

Yargılama, Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'nde başladı ve Cemaat liderleri ile Bangladeş Milliyetçi Partisi'nin bazı parlamenterleri 'savaş suçu işlemek' iddiasıyla yargılandılar. Bu yargılamaların devam ettiği 1 Ağustos 2013'te Bangladeş Yüksek Mahkemesi, Cemaat-i İslâmi Partisi'ni kapatarak siyaset yasağı getirirken, ulusal ve uluslararası tüm tepkilere rağmen Partinin Genel Sekreter Yardımcısı Abdülkadir Molla’yı  Aralık 2013'te idam etti.

 

Mahkemenin 90 yıl hapse mahkûm ettiği Cemaat-i İslâmi'nin 92 yaşındaki lideri Gulam Azam da 23 Ekim 2014'te hapishanede vefat etti.

 

Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Kamaruzzaman, 11 Nisan 2015'te; Cemaat-i İslâmi Genel Sekreteri Ali İhsan Mücahid ile Bangladeş Milliyetçi Partisi (BNP) Milletvekili Selahattin Kader Çovduri 22 Kasım 2015'te; Azzam'ın ardından partinin liderliğini üstlenen Motiur Rahman Nizami 10 Mayıs 2016'da ve Merkezi Yürütme Kurulu üyesi Mir Kasım Ali de 3 Eylül 2016'da idam edilmişlerdir.

 

Ülkeyi zorba bir yönetim tarzıyla idare eden Hasina yönetimi, bağımsızlık savaşı adı verdikleri Pakistan’la bölünmenin gerçekleştiği savaşta yer alıp hayatta olanlar ve onların yakınları için yürürlükte olan ayrımcı yasaların önce tepkiler sonucu kaldırılması ve sonra tekrar yürürlüğe konulması üzerine son gelişen olaylar patlak verdi ve bu olayların sonucunda Hasina ülkeyi terkedip uğruna halkını sattığı Hindistan’a sığınmış görünüyor.

 

İlgili haberler: Bangladeş'te Cemaat-i İslamî liderine 90 yıl hapis cezası

                      Bangladeş'te Cemaat-i İslami'nin 6 üyesi idama mahkum edildi.

                      Bangladeş'te bir idam kararı daha

 

Son olaylarla ilgili detaylar:

 

Öğrenciler neyi protesto ediyordu?

 

Haziran sonunda başlayan öğrenci protestolarının merkezinde, Bangladeş'in 1971 yılında Pakistan'a karşı verdiği bağımsızlık savaşında savaşan gazilerin yakınlarına devlet işlerinin yüzde 30'una kadarını ayıran kota sisteminin kaldırılması talebi vardı.

 

Protestolar geçen ayın sonlarına doğru başladı ancak ülkenin en büyük üniversitesi olan Dakka Üniversitesi'ndeki öğrencilerin polisle çatışması ve karşı protesto gösterisinin durumu alevlendirmesiyle gerilim tırmandı.

 

Öğrenciler, Bayan Hasina'nın iktidardaki Awami League partisinin öğrenci kanadı kendilerine saldırana kadar protestoların barışçıl olduğunu iddia etti.

 

Adının açıklanmasını istemeyen bir Dakka üniversitesi öğrencisi The Independent'a verdiği demeçte "Serseriler tarafından saldırıya uğrayana kadar barışçıl bir şekilde protesto yapıyorduk. Protestolara devam etmek bizim hakkımız, bu ülkenin tarihinde var ve hakkımız için bunu yapmaya devam edeceğiz" dedi

 

Protestocular kota sisteminin ayrımcı olduğunu ve partisi bağımsızlık hareketine öncülük eden Bayan Hasina'nın destekçilerine fayda sağladığını savundular. Bu sistemin liyakate dayalı bir sistemle değiştirilmesini talep ettiler.

 

Bayan Hasina'nın hükümeti 2018'deki kitlesel öğrenci protestolarının ardından iş kotalarını durdurmuştu, ancak geçen ay bir yüksek mahkeme bu kararı geçersiz kıldı ve 1971 gazilerinin yakınlarının dilekçe vermesinin ardından kotaları yeniden yürürlüğe koydu.

 

21 Temmuz'da Yüksek Mahkeme, devlet işlerinin yüzde 93'ünün liyakate göre tahsis edilmesine ve yüzde beşinin savaşta görev yapmış gazilere ayrılmasına karar verdi. Kalan yüzde iki ise etnik azınlık mensupları ile transseksüel ve engelli bireylere ayrılacaktı.

 

Karar, her iki tarafın temsilcilerinin 19 Temmuz'da bir çözümü görüşmek üzere bir araya gelmelerinin ardından öğrenciler için kısmi bir kazanım oldu.

 

Hasina neden istifa etti?

 

Öğrenci protestoları Bangladeş'in yönetim ve ekonomisindeki çatlakların yanı sıra yaklaşık 32 milyon gencin çalışmadığı ya da eğitim görmediği ülkede gençlerin artan işsizlik karşısında yaşadığı hayal kırıklıklarına da ışık tuttu.

 

Öfke kısa süre içinde iş taleplerinden protestoların ele alınış biçimine yönelik öfkeye dönüştü ve Bayan Hasina protestocuları "teröristler" olarak nitelendirerek polise gördükleri yerde ateş etmeleri emrini verdi.

 

Bağımsızlık savaşının öncüsü olarak lanse edilen Şeyh Muciburrahman’ın kızı olan Hasina’nın eylemcilerin taleplerinin karşılanmayacağını açıklaması şiddeti arttırdı. Bangladeşli hükümet yetkilileri, eylemlerin ilk günlerinde gösterilerden Cemaat-i İslami ve Bangladeş Milliyetçi Partisini sorumlu tutmuş ve Cemaat-i İslami ile Cemaat’in gençlik kuruluşu olan Bangladesh İslâmi Chhatra Shibir (Bangladeş İslâmi Öğrenci Organizasyonu)' nu yasadışı ilan edip kapattırmıştı.

 

İlgili haber: Bangladeş Cemaat-i İslamiyi yasakladi

 

"Kendimize ve gelecek nesillerimize sahip çıkmalıyız. Bu ülkede işe ihtiyacımız var, zaten bunun eksikliğini çekiyoruz," dedi Dakkalı bir öğrenci olan Alam Rashid. The Independent'a konuşan Alam Rashid, "Hükümeti defalarca bizimle konuşmaya davet ettik, ama o [Şeyh Hasina] bunun yerine polis gücünü üzerimize saldı" dedi.

 

 

Hafta sonu boyunca ülke genelinde hükümet binalarını, iktidardaki Awami League partisinin ofislerini, polis karakollarını ve kamu temsilcilerinin evlerini hedef alan vandalizm ve kundaklama olayları da dahil olmak üzere saldırı haberleri geldi. Ülkenin 64 bölgesinin 39 kadarında çatışmalar yaşandığı bildirildi.

 

Pazar günü şimdiye kadarki en ölümcül çatışma günlerinden biri oldu ve hem protestocular hem de polis memurları dahil olmak üzere en az 95 kişi hayatını kaybetti.

 

Ordunun sokağa çıkma yasağına karşı çıkan öğrencilerin "yasaların tüm gücüyle" karşı karşıya kalacağını söylemesinin ardından Dakka Üniversitesi öğrenci koordinatörleri pazartesi günü için "Dakka'ya Yürüyüş" çağrısında bulundu ve bunu "son cevap" olarak nitelendirdi.

 

Pazartesi günü, yüz binlerce insanın sokağa çıkma yasağına karşı gelerek başkenti ele geçirmesi sonucu 135 kişi daha öldürüldü. Üst rütbelilerin askerlere daha fazla göstericiye ateş açma emri vermeyi reddetmesi üzerine ordunun Hasina'dan istifa etmesini istediği bildirildi.

 

Muhammed Yunus, kitlesel bir ayaklanmanın Başbakan Şeyh Hasina'yı istifaya ve kaçmaya zorlamasının ardından Bangladeş'te geçici bir hükümetin başına geçmeyi kabul etti.

 

Hafta sonu Hindistan'a kaçan Hasina'nın Bangladeş'teki 15 yıllık iktidarı, protestoculara yönelik ölümcül polis baskısının ardından milyonlarca insanın istifasını talep ederek sokaklara dökülmesiyle sona erdi.

 

Yerel haberlere göre, temmuz ayında 1971 savaş kahramanlarının ailelerine iş ayrımı yapılmasını protesto eden gösteriler sırasında başlayan şiddet olaylarında aralarında çocukların da bulunduğu en az 440 kişi hayatını kaybetti.

 

Hindistan Dışişleri Bakanı S Jaishankar, "şimdilik" kalması için kendisine onay verildiğini söyledi. Başbakan, binlerce kişinin resmi konutuna girip yağmalamasından dakikalar önce askeri bir araçla Dakka'dan kaçtı.

 

İstifası ülke genelinde sevinç gösterilerinin yanı sıra iktidar partisi üyeleri ve azınlık Hindulara yönelik şiddet olaylarını da tetikledi. Çarşamba günü Dakka'nın bir mahallesinde yeni protestolar patlak verdiğinde merkez bankasından yüzlerce yetkili, yolsuzluk iddiaları üzerine dört başkan yardımcısını istifaya zorladı.

 

Protesto liderleri geçici hükümet üyelerinin yakında belirleneceğini söylerken, Yunus Bey işsizlik ve ekonomik krizle boğuşan ülkeye "istikrar" getirmek için yeni seçimler yapılması çağrısında bulundu.

 

Financial Times'a yaptığı açıklamada Yunus, "Hükümete olan güvenin hızlı bir şekilde yeniden tesis edilmesi kritik önem taşıyor" dedi. Yunus, "Sükunete ihtiyacımız var, yeni seçimlere giden bir yol haritasına ihtiyacımız var ve yeni liderliğe hazırlanmak için çalışmaya başlamalıyız" dedi.

 

Yunus'un perşembe günü Paris'ten Dakka'ya dönmesi bekleniyor.

 

Bangladeş Milliyetçi Partisi (BNP) üyesi Mirza Fakhrul İslam Alamgir, hükümeti kurmak için önümüzdeki üç ay içinde yeni bir seçim yapılmasını talep etti.

 

Nüfus bakımından dünyanın dördüncü büyük ülkesi olan Bangladeş, devlet işlerinde tartışmalı bir kota sistemi nedeniyle başlayan protestolar nedeniyle haftalardır gergin. Bu sistem, Bangladeş'in bağımsızlık savaşında yer alan savaşçıların soyundan gelenlere belirli bir oranda görev verilmesini garanti altına alıyordu ve bu da Bayan Hasina'nın siyasi tabanını yatıştırmaya yönelik bir önlem olarak görülüyordu.

 

Hafta sonu Hasina'nın istifasını talep eden yeni bir protesto dalgası başladı ve pazartesi günü ülke genelinde 100'den fazla kişi krizin başlamasından bu yana yaşanan en ölümcül şiddet olaylarında hayatını kaybetti, yüzlerce kişi de hem polisin hem de protestocuların gerçek mermi kullanması sonucu yaralandı.

 

Hasina nereye gidecek?

 

Bayan Hasina, Delhi'nin dışındaki Hindon Hint Hava Kuvvetleri üssüne iniş yaptıktan sonra şu anda Hindistan'ın başkentindeki bir "güvenli evde" bulunuyor. Çok sayıda Hint medyası resmi kaynaklara dayanarak Hasina'nın İngiltere'ye gitmeye istekli olduğunu ve siyasi sığınma talebinde bulunduğunu duyurdu.

 

Detusche Welle'ye konuşan oğlu Sajeeb Wazad, "Bir süre daha Delhi'de kalacak" dedi. Annesinin henüz nereye sığınacağı konusunda bir karar vermediğini de sözlerine ekledi.

 

İngiliz yetkililer, Hasina'nın İngiltere'ye kabul edilme şansını hafife alarak, ülkenin göçmenlik kurallarının, kaçan bir başbakan da dahil olmak üzere hiç kimsenin sığınma ya da geçici sığınma talebinde bulunmasına izin vermediğini belirttiler.

 

Hasina'ya Dakka'dan ayrılırken İşçi Partisi Milletvekili Tulip Siddiq'in annesi olan kız kardeşi Şeyh Rehana Siddiq eşlik etti.

 

İngiltere hükümeti Bayan Hasina'ya karşı pek sempatik davranmadı ve pazartesi günü İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy, hükümetinin protestoları bastırma şekli ve Bangladeş'teki "trajik" can kayıpları konusunda BM öncülüğünde bir soruşturma başlatılması çağrısında bulundu.

 

CNN News18, İngiltere'nin tereddütlü görünmesi nedeniyle Bayan Hasina'nın diğer Avrupa ülkelerine iltica başvurusunda bulunma sürecinde olduğunu söyledi.

 

Bundan sonra ne olabilir?

 

Bayan Hasina'nın istifasının ardından ordu komutanı General Waker-uz-Zaman televizyonda yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında geçici bir hükümet kurulacağını açıkladı.

 

"Ülkemiz için kritik bir zamanda" kontrolü üstlendiğini söyledi ve halkı kendisine güvenmeye çağırdı.

"Şimdi sorumluluğu üstleniyorum ve cumhurbaşkanına gidip bu süre zarfında ülkeyi yönetecek geçici bir hükümet kurulmasını isteyeceğiz."

 

Ordunun bir rol oynayıp oynamayacağı belli olmamakla birlikte General Zaman şunları söyledi: "Şimdi ülkenin cumhurbaşkanına gideceğiz ve onunla geçici hükümetin kurulması konusunu görüşeceğiz, geçici hükümeti kuracağız ve ülkeyi yöneteceğiz."

 

Cumhurbaşkanlığı ofisinden yapılan açıklamada, salı günü Bangladeş parlamentosunun feshedildiği belirtildi.

 

Bu gelişme, protestoya öncülük eden öğrenci liderlerinin katı bir son tarih vermeleri ve taleplerinin karşılanmaması halinde "devrimci öğrencilerden hazır olmalarını" istemelerinin ardından yaşandı. Öğrenciler, kendileri tarafından önerilen adaylardan oluşmadığı sürece hiçbir hükümeti kabul etmeyeceklerini söylediler.

 

"Ordu destekli ya da ordu liderliğindeki hiçbir hükümeti kabul etmeyeceğiz" dediler.

 

Ana muhalefet lideri Mirza Fakhrul Islam Alamgir çarşamba günü yaptığı açıklamada Bangladeş'in yeni bir hükümet kurmak için üç ay içinde genel seçime gitmesi gerektiğini söyledi. Alamgir'in BNP'si, Bayan Hasina'nın dördüncü dönemini garantileyen siyasi muhalefete yönelik baskıları gerekçe göstererek Ocak seçimlerini boykot eden muhalefet partileri arasındaydı.

 

Siyasi belirsizlik çözülürken Bangladeş'in sınırları fiilen kapatıldı; büyük havayolu şirketleri Dakka'ya uçuşlarını askıya aldı ve uzun mesafeli otobüs seferleri durduruldu. Protestoların şiddete dönüşmesi üzerine ilk olarak temmuz ortasında durdurulan komşu Hindistan'a tren seferleri de süresiz olarak askıya alındı.

 

Hindistan-Bangladeş sınırındaki şiddet olaylarından korkan Bangladeş güvenlik güçleri "hükümetten geçerli belgeleri olmayan hiç kimsenin ülkeye girişine izin verilmemesi yönünde kesin talimat aldıklarını" açıkladı.

 

Bangladeş'in en büyük polis sendikası olan Bangladeş Polis Hizmetleri Birliği (BPSA), memurlarının protestolar sırasındaki tutumunu savundu ve ülkedeki güvenlik durumu nedeniyle salı günü ulusal grev ilan etti.

 

BPSA'dan yapılan açıklamada "Her bir polis mensubunun güvenliği sağlanana kadar grev ilan ediyoruz" denildi.

 

Yeni geçici lider Muhammed Yunus kimdir?

 

Öğrenci protesto liderleri, 84 yaşındaki mikrokredi şampiyonunun adını Bangladeş'teki geçici hükümetin başına geçmesi için önerdi ve cumhurbaşkanı paydaşlarla görüştükten sonra bunu kabul etti.

 

Financial Times'a konuşan Yunus, "Öğrencilerin, özellikle de ulusumuzun kurtuluşu için hayatlarını kaybedenlerin fedakarlıkları göz önüne alındığında, onlara hayır diyecek durumda değilim" dedi.

 

"Önümüzdeki günlerde, Bangladeş'i yeniden inşa etmek için nasıl birlikte çalışabileceğimizi ve onların nasıl yardımcı olabileceklerini ilgili tüm taraflarla konuşacağım" diye ekledi.

 

"Bu ara dönemde bu görevin ötesinde herhangi bir seçilmiş ya da atanmış makam aramak gibi bir niyetim yok."

 

Hasina'nın en sert eleştirmenlerinden biri olan Yunus, Hasina'nın iktidarda olduğu yıllarda sahtecilik, kara para aklama ve zimmete para geçirme gibi 200'den fazla davadan yargılanmıştı.

 

Yunus, 1983 yılında kurduğu Grameen Bank aracılığıyla kırsal kesimdeki insanlara 80 sterlinin altında küçük krediler sağlayarak milyonlarca insanın yoksulluktan kurtulmasına yardımcı olduğu için takdir ediliyor. Bankanın insanları yoksulluktan kurtarmadaki başarısı diğer ülkelerde de benzer mikrofinansman çabalarına yol açtı.

 

 

 

İlgili haber dosyası: Bangladeş'teki İslâmî Hareketler

 

 

KAYNAK: 1. https://www.ilkha.com/

                2. https://www.independent.co.uk/

                3. https://sdam.org.tr/kurs/

 

 

 

 

 

 

Özet
:
Aralarında 90 yaşında ilim adamlarının da olduğu onlarca kişiyi idam ettiren, binlerce kişiyi yıllarca işkence ve insanlık dışı uygulamalarla hapishanelerde mahkum eden Hint ve İngiliz muhibbi Şeyh Hasina günler süren protestolar ve yüzlerce kişinin ölümü sonrasında nihayet ülkeden kaçtı. Hasina sonrası yönetim nasıl şekillenecek, uğruna insanların öldüğü özgürlük ve adalet bu sefer sağlanabilecek mi?
Resim
Türkçe
X