Bülent Arınç: "Yeni bir açılım süreci mümkün"

 

 

 

 

Artı Gerçek'ten İrfan Aktan, son dönemlerde kamuoyunda tartışılan "yeni bir çözüm süreci mi geliyor" konusuyla ilgili olarak döneminde hükümette önemli roller üstlenen Ak Parti'nin kurucu liderlerinden Bülent Arınç'la yaptığı bir röportajı köşesinde yayınladı.

 

Röportajda önemli noktalara değinen Bülent Arınç geçmişte başarısızlıkla sonuçlanan çözüm süreci ile ilgili şunları söylüyor:

 

"Ben Terörle Mücadele Yüksek Kurulu Başkanı’ydım. Bir terör örgütüyle demokratik bir düzlemde nasıl mücadele edilebileceğine dair kitaplar okuduk, deneyimlere; İspanya’daki ETA’ya, İrlanda’daki IRA’ya baktık. Buna uygun olarak, barışçıl yöntemlerle eylemleri nasıl bitiririz diye kafa yorduk ve buna şahit olan insanlar var. İstedikleri insanlar gidip İmralı’da Öcalan’la da görüştü. Avukatlar gitti, Öcalan’ın görüşlerini bir başka türlü nakletti… Yani biz örgütün çözüm sürecinde silahlandığını, bazı yerlerde kimlik kontrolleri yaptığını ve nihayet 2015’ten sonra da bunun sonuçlarını gördük. O dönemde bize düşen hataların hepsini kabul edelim biz. Ama biz iyi niyetliydik ve sorunun barışçıl yöntemlerle çözülmesini istiyorduk. Bunu kendi içlerindeki insanlar; Sırrı Süreyya, Ahmet Türk, Leyla Zana, Hatip Dicle gibi isimler biliyor. Aklımız yettiğince bu süreci yürüttük. Ha, daha iyi yapabilir miydik? Onlar “üçüncü göz” dediler, “gözlem heyeti” dediler; bunları kendi aramızda müzakere ettik."

 

"Biz doğrudan onları da muhatap almak istemedik. Çünkü MİT aracılığıyla yaptığımız bir şeydi bu. Bir tarafta örgüt, bir tarafta devlet; bunu kesinlikle yapamazdık. Çok ince bir çizgide götürmeye çalıştık. Neticede o sürecin başarısızlığa uğramasında bizim de kabahatimiz olabilir ama dediğim gibi, biz de ihanetle karşılaştık."

 

"Biz o süreçte, örgüt eylem yapmadıkça, onlara karşı herhangi bir şey yapmama kararı almıştık. Bu eylemsizlik bir süre çatışmaların önüne geçti ama, bunun yanında örgütün silahlandığını duyuyorduk. Bunu istismar ettiler. Öcalan sanıyorum 2013 Newroz’unda Sırrı Süreyya Önder vasıtasıyla yaptığı açıklamada, “Artık ülkeden çıkıyorsunuz” demesine rağmen, çıkmakta ayak dirediler. Çıkmadılar, çıkmak istemediler. Öcalan’dan onlara mesajların nasıl götürüldüğünü, o mesajların Kandil’de ne hale geldiğini yakından da takip ettik."

 

Arınç, Devlet Bahçeli'nin mecliste DEM'li milletvekillerinin ellerini sıkması ile gündeme gelen yeni açılım ile ilgili de şunları ifade ediyor:

 

"Ortada bir realite var; Kürt halkı, Kürt toplumu bizim arkadaşımız, dostumuz, dindaşımız. Ben hükümetteyken azınlıklardan, farklı inanç gruplarından da sorumluydum. Onlara derdim ki, “hukuki ve siyasi bir tabir olduğu için size ‘azınlık’ diyorum. Siz bizim parçamızsınız. Siz bizimle beraber olmazsaydınız, biz eksik kalırdık.” Adnan Menderes’ten sonra Patrik’le görüşmeye giden ikinci siyasetçi benim. Süryanilerle, Keldanilerle, Rumlarla, Ermenilerle bir araya geldik. Onlar bizim bir parçamız. Adam çıkıyor, “dünya Türk olsun” diyor. Dünyada sayısız halk var. 6 bin tane dil ve belki de 6 bin tane farklı etnik grup var. Niye tüm dünya Türk olsun kardeşim? Hayır, dünya Türk de olsun, Kürt de olsun, Ermeni de olsun, Rum da olsun; ne olursa olsun! Fakat biz bu topraklarda sadece Türkler yaşıyormuş gibi kabul ediyoruz. Hayır, biz bu topraklara sonradan geldik. Biz geldiğimizde burada Kürtler, Rumlar, Ermeniler yaşıyordu ve biz daha sonra onlarla birlikte yaşadık. Daha sonra isyanlar, tehcirler, çatışmalar; hepimiz açısından acı olaylar yaşandı. Ama tüm bunlara rağmen biz, farklılıklarımızla bir arada yaşadık, tekrar yaşayabiliriz."

 

"Başkanlık sistemi dolayısıyla iktidarı Tayyip Bey’in şahsında görüyorum. E, Tayyip Bey bu konuda çok iyi niyetlidir. Ama ihanete uğradığı için belki bazılarına rezervi olacaktır. Çünkü o ihaneti hiç kabul etmez. Hatta bazı şeyleri ihanet kabul eder. O yüzden işin dinamiklerini bilen; Hakan Fidan şu an Dışişleri Bakanı’dır, İbrahim Kalın geçmişten beri çalıştığımız bir insandır. Belki Ali Yerlikaya… Veya bütün bunların dışında isimlerden oluşan bir heyet bu işi iktidar adına götürebilir ve sonuç olumlu olur. Millet buna hazır."

 

Kürt sorununu çözmeye talip olmanın Türkiye'de riskli bir iş olduğunu ve bu adımı atacak siyasilerin bu riski görerek adım attıklarını vurgulayan Arınç şunları söylüyor:

 

"Bugün de bu yapılabilir, yeter ki istensin. Bunu göze alacak, kararlı bir siyasi iradeye ihtiyaç var. Bunun hukuk ve adalet tarafı, toplumsal barış tarafı var. Keza gazetecilerle, yazarlarla işbirliği yapmaya ihtiyaç var. Ayrıca cezaevlerinde bu kadar insan varken, bunların da özgürlüklerine kavuşması lazım. Genel bir irade beyanını ortaya koyup, “biz bu düşüncedeyiz, bunu gerçekleştirmek istiyoruz” demek yeterli. Manifestoya da gerek yok. İktidar tarafı, “şu insanlar bu işle memur” desin, karşı taraf da “tamam, bizim de şu arkadaşlarımız bu işte size yardımcı olacaklar” desin. Gerekirse Meclis’te bir komisyon kurarak, gerekirse dışarıdan bir platform üzerinden bu iş devam ettirilebilir. Tabii onlara da tam yetki verilmesi suretiyle. İnşallah olacak, biz buna yürekten inanıyoruz. Yeter ki, irade olsun."

 

Röportajın tamamında hem geçmişte yaşanan çözüm sürecine ilişkin, hem hükümetin Kürt sorununa yaklaşımıyla ilgili hem de yeni bir açılım sürecinin ne kadar olası olduğuna dair önemli tespitler var. Röportajın tamamıa aşağıdaki linkten ulaşabilirisniz:

 

-- Bülent Arınç: Öcalan çağrı yapsın diyorsanız, bunun içini doldurmalısınız

 

 

 

KAYNAK: https://artigercek.com/

Özet
:
Artı Gerçek'ten İrfan Aktan, son dönemlerde kamuoyunda tartışılan "yeni bir çözüm süreci mi geliyor" konusuyla ilgili olarak döneminde hükümette önemli roller üstlenen Ak Parti'nin kurucu liderlerinden Bülent Arınç'la yaptığı bir röportajı köşesinde yayınladı.
Resim
Türkçe
X