Güney Suriye köyleri İsrail işgaline karşı direniyor
Esad rejiminin bu ay çökmesiyle birlikte İsrail ordusu Suriye ile sınır bölgesinde kontrolü hızla ele geçirdi ve bir güvenlik alanı oluşturmak bahanesi ile civardaki köyleri silahsızlandırmaya başladı.
Şimdi bu köylerden bazıları uzun süreli bir İsrail işgaline dönüşmesinden korktukları bu duruma karşı çıkıyorlar.
Son günlerde bazı güney Suriye köylerinde İsrail askeri varlığına karşı protestolar patlak verdi. İnternetteki görüntülerde 20 Aralık'ta Özgür Suriye bayrakları taşıyan kalabalıkların sınır köyü Maariyah'ta İsrail askeri araçlarına doğru taş attıkları görülüyor. Bazı köyler de silahlarını İsrail güçlerine teslim etmeyi reddediyor ve sadece Suriye hükümet güçlerine teslim edeceklerini söylüyorlar.
İsrail ordusunun göstericileri geri püskürtmeye çalıştığı Maariyah protestolarında bir genç vurularak yaralandı. Çarşamba günü Sweisa köyünde düzenlenen bir başka protestoda ise İsrail ordusu kendilerine yaklaşan öfkeli göstericilere uyarı ateşi açtığını ve bu olayda birkaç kişinin yaralandığını söyledi.
Bazı köylerin sakinleri, İsrail'in bölgedeki varlığı nedeniyle hareket kabiliyetlerinin ve gıda, su ve elektrik gibi temel mallara erişimlerinin kesintiye uğradığından şikayetçi. Bazıları İsrail güçlerini çiftçilerin tarlalarına erişimini engellemekle suçladı. Kuneytra vilayetindeki sekiz köyün muhtarı ortak bir bildiri imzalayarak İsrail güçlerinin geri çekilmesini talep etti.
Suriye uzmanı ve Philadelphia merkezli bir düşünce kuruluşu olan Middle East Forum'da araştırmacı olan Aymenn Jawad Al-Tamimi, İsrail'in Suriye topraklarındaki askeri varlığına atıfta bulunarak, “Bu korku, üzüntü ve öfke yaratıyor” dedi. “Bu durum ne kadar uzun sürerse silahlı bir çatışmaya dönüşmesinden o kadar korkulur.”
İsrail, 8 Aralık'ta Beşar Esad'ın cumhurbaşkanı olarak devrilmesinin ardından Suriye'de ortaya çıkacak güçle kendi vatandaşları arasında daha büyük bir tampon oluşturmak için stratejik bir dağ tepesini de içeren tampon bölgeyi ele geçirdi. Ancak İsrail'in Suriye topraklarına girmesi, Suriye'nin gelecekteki yöneticileriyle bir parlama noktasına dönüşebilecek bölgede silahlı bir çatışma riski taşıyor. İsrail'in hamleleri şimdiden Birleşmiş Milletler, Avrupa ve Arap hükümetleri tarafından eleştiriliyor.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, ordunun Suriye'deki varlığının geçici olduğunu ve başka bir düzenleme bulunana kadar sınırı güvence altına almayı amaçladığını söyledi. İsrailli yetkililer amacın sınıra yakın köylerin Suriye ordusunun çöküşünden sonra yağmalanan silahlardan arındırılmasını sağlamak olduğunu ve İsrail güçlerinin silahsızlanmayı barışçıl bir şekilde ve nüfusun yoğun olduğu bölgelerde sınırlı bir askeri varlıkla müzakere etmeye çalıştığını söylüyor.
Bölge sakinleri ve The Wall Street Journal'ın ana şirketi News Corp'a ait Storyful tarafından doğrulanan internet görüntülerine göre, İsrail güçleri tampon bölgenin yaklaşık bir mil ötesindeki birkaç köye girdi, terk edilmiş bazı Suriye karakollarını ele geçirdi ve kırsal alanları personel taşıyıcıları ve tanklarla geçti.
İsrail'in Gazze ve Lübnan'daki askeri operasyonlarını yakından takip eden pek çok bölge sakini, köylerinde gördükleri güçlere güvenmediklerini söylüyor.
Kuneytra'nın eski valisi ve İsraillilere bölgeden çekilme çağrısı yapan sekiz sınır köyünün ortak bildirisini imzalayan Dirar El Beşir, İsrail kontrolündeki Golan Tepeleri'nde İsrail ordusuyla askeri yetkililerin silah teslimini müzakere etmeye çalıştığı bir toplantıya çağrıldığını söyledi.
Beşir saatlerce sürdüğünü söylediği toplantıda İsrailli bir askeri yetkilinin kendisine İsrail'in Suriye ile barış istediğini söylediğini kaydetti. Beşir, “Ona barışın güç ya da istila yoluyla değil, hakların iadesi, iyi komşuluk ve karşılıklı çıkarlar yoluyla geleceğini söyledik” dedi.
Beşir, İsrail askerlerinin kasabaların etrafındaki yüksek yerleri ele geçirdiğini ve bariyerlerin köyleri izole ederek hareket etmeyi zorlaştırdığını, bazen de imkansız hale getirdiğini söyledi. Ağır askeri araçlar bazı bölgelerde yollara ve altyapıya zarar verdi, enerji, elektrik ve telefon hatlarını geçici olarak kesti. Beşir, “İsrail su kaynaklarını kestiği için bazı köyler 10 gün susuz kaldı,” dedi. “Yerel halkla aralarında çatışmalar devam ediyor.”
İsrail ordusu, Suriye'nin güneyinde karşı karşıya kaldığı protestolar ve Beşir'in iddialarıyla ilgili yorum talebine hemen yanıt vermedi.
Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü'nde kıdemli araştırmacı olan ve Esad'a karşı son saldırılara öncülük eden isyancı grup Heyet Tahrir el-Şam hakkında yeni bir kitabın yazarı Aaron Zelin, İsrail'in sınırında anarşi çıkma ihtimalinden endişe duymakla birlikte, “geri çekilmezlerse ya da yeni hükümetle bir anlaşmaya varmazlarsa bu kendi kendini gerçekleştiren bir kehanet yaratabilir” dedi.
HTŞ lideri Ahmed El Şaraa, savaşan gücünü yöneten bir güce dönüştürmeye çalışırken dünyanın dört bir yanından diplomatlarla görüşüyor. Ebu Muhammed el Cevlani takma adını kullanan ve ABD tarafından terörist olarak tanımlanan Şaraa, en azından şimdilik İsrail ile sürtüşmekten kaçınıyor gibi görünüyor.
Şaraa'nın İsrail'in Suriye askeri tesislerine yönelik saldırılarını ve Suriye içindeki varlığını kınaması bir haftadan uzun sürdü. Bu ay gazetecilere verdiği demeçte “İsraillilerin Suriye tesislerini bombalaması ya da Suriye içinde ilerlemesi için hiçbir gerekçe yok” diyen Şaraa, İsrail'e karşı savaşa girme arzusunda olmadığını da sözlerine ekledi. İsrailli yetkililer, El Kaide de dahil olmak üzere cihatçı gruplarla geçmişteki bağları nedeniyle İsrail'in HTŞ ve liderlerine derin bir güvensizlik duyduğunu söylüyor.
Analistler, sahadaki durumun kötüleşmesi halinde Şaraa'ya görüşlerini değiştirmesi için baskı yapılabileceği uyarısında bulunuyor.
Tel Aviv Üniversitesi Çağdaş Orta Doğu Tarihi Kürsüsü Başkanı Eyal Zisser, İsrail güçlerinin karıştığı herhangi bir olayda sivillerin zarar görmesi halinde gerilimin tırmanabileceği uyarısında bulundu. “Belli bir noktada bir tankımız yanlışlıkla oradaki insanları ezecek. İnsanlar öfkelenecek” dedi.
Cuma günkü protestoda vurulan 19 yaşındaki Mahir Hüseyin'in amcası Iyad Naser, yeğeninin üç masraflı ameliyat geçirmek zorunda kaldığını söyledi. Olayın ardından kalabalık hızla dağılsa da bu durum köylülerin endişelerini gidermedi.
Naser, “Şu an itibariyle askeri araçlar hala bölgeye girip çıkmaya devam ediyor,” dedi. “İnsanlar kendi bölgelerinde işlerin daha da kötüye gitmesinden korkuyor.”
YAZAR: Anat Peled ve Suha Ma’ayeh
KAYNAK: https://www.wsj.com/