Hüda-Par Genel Başkanı: "Silah bir hak arama yöntemi olmamalıdır."
Hüda-Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Mardin’de basın mensuplarıyla kahvaltıda bir araya geldi. Yapıcıoğlu ayrıca Gazze ateşkesinden İsrail ordusunda görev yapan çifte vatandaşlara, Bolu'daki otel yangı faciasından köpek terörüne kadar gündemdeki konularla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
“Biz kanın durmasını, silahların susmasını istiyoruz”
Kürt meselesi ve yeni sürece ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yapıcıoğlu, “22 Ekim’de Sayın Devlet Bahçeli’nin Meclis’te kendi grubunda yapmış olduğu bir konuşma vardı. Öncelikle şu hususların altını çizmek istiyoruz. Birincisi, silahların susması kan akmasının durması değerlidir, önemlidir. Bunu sağlayacak her çaba bizim açımızdan da değerlidir ve biz bunu destekleriz. Zira biz kanın durmasını, silahların susmasını istiyoruz. Mutlaka silah bırakılmalıdır. Silahın bir hak arama yöntemi olmadığı, olamayacağı herkes tarafından anlaşılmalıdır.” dedi.
“Kardeşlik yara almıştır. O yaraları bizim tamir etmemiz gerekir”
Kürt meselesinin silahların bırakılması şartına bağlanmaması gerektiğini belirten Yapıcıoğlu, “Bir Kürt meselesi vardır ve çözüm beklemektedir. Bu konuda tarihsel süreç içerisinde çok ciddi yanlışlar yapılmıştır. Yapılan bu yanlışlar bin yıllık kardeşliği zedelemiştir, yaralar açmıştır. Bu yaraların mutlaka tedavi edilmesi, bu kardeşliğin mutlaka tamir edilmesi ve mutlaka bu sorunun adalet temelinde çözülmesi gerekir. Kardeşliğin edebiyatını çok yaptık. İç cephenin kuvvetlendirilmesi, tahkim edilmesi, sağlamlaştırılması, farklı farklı kavramlarla bunları dile getiriliyor. Evet, bin yıllık kardeşiz, bu kardeşliğimizin tamir edilmesi, sağlamlaştırılması ve bir ve beraber olacak şekilde yolumuza devam etmemiz için gerekli şartların sağlanması, tedbirlerin alınması gerekiyor. Çok kişi bunu söylüyor ama bunun nasıl olacağı konusunda fikirler muhtelif. Bin yıl önce bizi kardeş yapan şey neyse o temeli sağlamlaştırmamız lazım. Bin yıldır beraber bu topraklarda bizi kardeşçe yaşatan şey ortak inançtır. Aynı inanca mensup iki farkı kavim bin yıl önce yolları kesişti ve bin yıldır bu topraklarda kardeşçe yaşıyorlar. Bu temeli kuvvetlendirmeden ya da bu temelin ne olduğunun farkına varmadan bu kardeşliğin farklı bazı temellerle üzerine inşa edilebileceğini düşünmek yanlıştır ve beyhude bir çabadır. Kaldı ki kardeşliğin inşa edilmesini söylemek de doğru değildir. Zaten kardeşiz, bu kardeşlik yara almıştır. O yaraları bizim tamir etmemiz gerekir.” dedi.
“Soykırıma iştirak eden çifte vatandaşlar yargılanmalıdır ki dünya onlara dar edilsin ve benzer suçları bir daha işleyemesinler”
Soykırıma karışan çifte vatandaşların Türkiye’de yargılanması için verdikleri kanun teklifinin henüz Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmediğini hatırlatan Yapıcıoğlu, “158. sıra sayılı bu kanun teklifimiz görüşmeyi beklerken 178 sıra sayılı kanun teklifi de kanunlaştı. Ancak bizim 158 sıra sayılı kanun teklifimiz halen beklemede. Bazı tereddütler olduğunu görüyoruz. Eğer tereddütler olmasaydı bu kadar beklemezdi. Ancak öte taraftan Belçika gibi bir ülke kendi vatandaşı olan ve aynı zamanda israil vatandaşı olan çifte vatandaşlardan soykırım sürecinde yani Gazze’ye saldırı döneminde soykırım suçuna karışmış olma ihtimali olan vatandaşlara soruşturma başlattı. Üniformasıyla israilde görev yapan adı asker ama kendi terörist olanlar tatile gittikleri bazı Güney Amerika ülkelerinde ülkeden kaçmak zorunda kalıyorlar ya da bazıları yakalanıp cezaevine atılıyor. Sadece Netanyahu ve üst düzey bazı yöneticilerin işlediği bir suç değildir. Uluslararası Ceza Mahkemesi onlarla ilgili yakalama kararı çıkarmıştı. O suça bulaşmış olan her bir kişi kim olursa olsun hangi millete mensup olursa olsun hangi dine inanıyor olursa olsun bu soykırım suçunu işlemiş olan herkes dünyanın her yerinde yakalanmalı ve yargılanmalıdır. Dünya onlara dar edilmelidir ki benzer suçları bir daha işleyemesin. Buradan Meclis’te bulunan bütün siyasi partilere çağrıda bulunmak istiyorum. Vermiş olduğumuz kanun teklifiyle ilgili geliniz bir an önce onu Meclis’te görüşüp oy birliğiyle kanunlaştıralım. Soykırım suçunun basit bir suç olmadığını, bunu işleyenin yanına kar kalmayacağını bütün dünyaya gösterelim. Belki bu yargılamaları başlatarak, diğer bazı başka ülkelere de örnek olalım.” ifadelerini kullandı.
“Siyonizmin gözünü korkutacak derecede askeri güç toplamak gerekiyor”
“Gazze’de bütün cürümlere rağmen istediği askeri ve siyasi hedeflere ulaşmayan, ulaşamayan siyonizm kaybetti.” diyen Yapıcıoğlu, “Ümit ediyorum ki benzer bir şeye bir daha kalkışmasın. Bunun içinde sadece kınamak yetmiyor. Hem hukuki anlamda bazı tedbirler almak gerekiyor hem de bunun yanında onun gözünü korkutacak derecede askeri güç toplamak gerekiyor. Bu askeri güç inşallah bölgedeki askeri güç, adaletin ve huzurun kalıcı olmasına hizmet etsin diye temenni ediyorum.” şeklinde konuştu.
“Suriye’de kapsayıcı ve adil bir sistem kurulmalı”
Suriye’deki son durum hakkında değerlendirmelerde bulunan Yapıcıoğlu, “Oradaki halk, bir devrim gerçekleştirdi. Kendi diktatörünü devirdi.” ifadelerini kullandı. Yapıcıoğlu konuşmamasının devamında, “Fakat bu diktatörün devrilmiş olması yetmiyor. Emperyalizm orada kaos istiyor, oradan elini çekmiş değil. Orayı karıştırmak için hâlâ fırsat kollamaya devam edecektir. Emperyal niyetleri olan bütün Batılı ülkelerin Suriye üzerinde hesapları var. Siyonist işgal rejiminin Suriye üzerinde hesapları var. Kendi topraklarına Suriye’yi de katma isteği var. Arz-ı Mev’ud dedikleri topraklar sadece Filistin’in torakları değil Suriye, Lübnan, Ürdün hatta şu anda bulunduğumuz Mardin de dâhil bu toprakların büyük bir bölümü de Arz-ı Mev’ud olarak buralarda da gözleri olduğunu açıkça dile getiriyorlar. Bunu saklama ihtiyacı da hissetmiyorlar. Bu kadar hesap varken belki pek çoğunun hesabını bozacak bir şey oldu. Aralık ayının başında İdlib’den yola çıkanlar, kısa bir süre içerisinde Halep’ten sonra birkaç gün içerisinde Şam’a da ulaştılar. Herkesin hesabı değişti. Ancak o devrimi gerçekleştirenler bilsinler ki bu, halkın gerçekleştirdiği bir devrimdir. Hiçbir grup tek başına oradaki yönetimin tamamını ele geçirme ya da devrimi tek başına gerçekleştirdiği düşünmesine girilmemeli. Yeni kurulacak olan sistemde herkes kendini bunun içerisinde bulmalı. Kapsayıcı ve adil bir sistem kurulmalı. Anayasa yazılırken mutlaka oradaki tüm farklı etnik kökenlerden gelen insanlar, farklı mezheplere ve farklı inançlara, farklı dinlere mensup insanlar kendilerini dışlanmış olarak görmemeli ve kendilerini güvende hissetmelidirler. Eğer böyle bir durum olmazsa oradaki gruplar birbirlerine düşerlerse Allah korusun oradaki kaotik ortam yine orada gözü olan emperyalistlerin ekmeğine yağ sürecek. Ve oradaki insanlar acı çekmeye devam edecek. Bizim temennimiz oradaki insanların büyük çoğunluğunun ortak değeri olan İslam ortak paydasında bir araya gelmeleri ve gayrimüslimlerin de kendilerini güvende hissetmelerini sağlayacak bir sistem kurmalarıdır.” diye belirtti.
“2 yıl içerisinde 200’ün üzerinde insanımızı başıboş köpek saldırılarında kaybettik”
Başıboş köpek sorununa ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yapıcıoğlu, Hakkâri’de köpek saldırısı sonucu vefat eden Eslem Teker’in ailesine taziye dileklerini iletti. Yapıcıoğlu, konuşmasının şöyle noktaladı: “Hâlâ bazı yerlerde başıboş köpekler dolaşmaya ve insanlara saldırmaya, hatta can kayıplarına sebep olmaya devam ediyor. 2 yıl içerisinde 200’ün üzerinde insanımızı başıboş köpek saldırılarında kaybettik. Benzer olayların bir daha yaşanmaması için bu konuda yasal yükümlülüklerini herkesin yerine getirmesini talep ediyoruz. Buradan bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. Evet, hayvanlara merhametle yaklaşalım ama hiçbir şey insan hayatından daha değerli değildir. Eğer bir hayvan, insan sağlığını tehdit ediyorsa ya da insanlar için can güvenliğini tehdit eder bir boyuta gelmişse mutlaka bu tehdidin, bu tehlikenin bertaraf edilmesi gerekir. Bu konuda da sorumluluklarını yerine getirmeyenlere ciddi bir şekilde hesap sorulmazsa benzer olayları yaşamaya belki de devam edeceğiz. Rabbim bu tür olayları bir daha yaşatmasın.”
KAYNAK: https://hudapar.org/