Rusya'nın batıya karşı hibrit savaşı: suikast, sabotaj ve toplumsal mühendislik
Foreign Affairs'de yayınlanan aşağıdaki makalede Trump'ın Rusya yönetimi ile geliştirmeye çalıştığı iyi ilişkiler ve Putin'e vermeye hazır göründüğü tavizlerin Rusya'nın Avrupa çapında yürüttüğü iddia edilen istihbarat operasyonlarını kolaylaştıracağı hatta bu yönde daha da cesaretlendireceği vurgulanarak ülke liderlerine karşı casusluk tedbirlerini arttırma telkininde bulunuluyor.
Yazıdan geniş bir özetin tercümesini okuyucularımızın dikkatlerine sunuyoruz...
-------------------------
Ocak ayının sonlarında, Donald Trump'ın ABD başkanı olarak ikinci dönemine başlamasının üzerinden henüz bir hafta geçmişken, üst düzey bir NATO yetkilisi Avrupa Parlamentosu üyelerine Rusya'nın hibrid savaş yöntemlerini yoğun bir şekilde kullanmasının Batı için büyük bir tehdit oluşturduğunu söyledi. Oturumda NATO'nun inovasyon, hibrid ve siberden sorumlu genel sekreter yardımcısı James Appathurai, “son birkaç yıl içinde NATO ülkelerinde meydana gelen sabotaj olaylarını” anlattı; bunlar arasında tren raydan çıkmaları, kundaklamalar, altyapıya yönelik saldırılar ve hatta önde gelen sanayicilere yönelik suikast planları yer alıyordu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 2022 yılında Ukrayna'da başlattığı geniş çaplı savaştan bu yana 15 ülkede Rus istihbaratıyla bağlantılı sabotaj operasyonları kaydedildi. Ocak ayındaki oturumdan sonra basına konuşan Appathurai, NATO'nun bu artan saldırılarla başa çıkmak için “savaş düzenine” geçmesinin zamanının geldiğini söyledi.
O tarihten bu yana geçen haftalarda Trump'ın Putin'e yönelik dramatik çıkışları sabotaj kampanyasını arka plana itti. Bunun yerine, Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için Rusya ile hızlı bir şekilde anlaşma sağlamayı amaçlayan Trump yönetimi, Washington ve Moskova arasındaki ilişkilerde yeni bir dönemden bahsetti. Aynı zamanda Beyaz Saray, FBI ve İç Güvenlik Bakanlığı bünyesinde ABD'ye karşı siber savaş, dezenformasyon ve seçim müdahalesine karşı koyma yönündeki çabaları ortadan kaldırmaya yönelik adımlar attı ki bunların hepsi daha önce Moskova ile ilişkilendirilmişti. Nitekim Trump, Rusya'nın herhangi bir barış anlaşmasına uyacağına güvenilebileceğini ve Putin'in “olması gerekenden daha cömert davranacağını” öne sürdü.
Ancak Trump-Putin anlaşmasının Kremlin'in casus ve sabotajcılarının geri adım atmasına neden olacağı varsayımı tehlikeli bir şekilde yanlıştır. Bir kere siyasi efendileri buna izin vermez. Moskova'nın güvenlik kurumlarında çok az kişi ABD ya da daha geniş anlamda Batı ile kalıcı bir barış sağlanabileceğine inanıyor. Şubat ayında Kremlin yanlısı bir düşünce kuruluşu olan Valdai Club'ın araştırma başkanı Fyodor Lukyanov, Avrupa'da sınırları ve etki alanlarını yeniden tanımlayacak küresel bir anlaşma olacak ikinci bir "Yalta” anlaşmasının yapılması için hiçbir şans olmadığını söyledi. Kremlin dış politikasının bir diğer önde gelen ismi Dmitry Suslov ise ABD-Rusya ilişkilerindeki herhangi bir yumuşamanın kısa ömürlü olacağını ve 2026'daki ABD ara seçimlerinden sağ çıkma ihtimalinin düşük olduğunu söyledi.
Aynı zamanda, Rusya'nın güvenlik servislerinde Amerikan niyetlerine karşı güvensizlik derin bir şekilde devam ediyor. Rusya yüzyıllar boyunca Batı'yı Rusya'yı boyunduruk altına almaya ya da tamamen yok etmeye niyetli olarak gördü ve Sovyet ve Rus istihbarat servisleri on yıllar boyunca Batı'nın amansız bir düşman olduğu varsayımıyla hareket etti. Moskova'nın casusları için Trump'ın Putin'e kur yapması, Avrupa'daki yıkıcı kampanyalarını genişletmek ve güçlendirmek için bir fırsat sağladı. Trump yönetiminin NATO'ya ve transatlantik müttefiklerinin savunmasına yönelik şüpheciliği göz önüne alındığında, bir ABD-Rusya anlaşması Moskova'nın Avrupa'da konvansiyonel olmayan saldırılar düzenleme isteğini artırabilir.
Ukrayna'da üç yıl süren geniş çaplı savaşın ardından Rusya'nın casusluk teşkilatları artık Avrupa'da tamamen harekete geçmiş durumda ve sabotaj ile hibrid savaşı kapsamlı bir strateji haline getirmiş durumdalar. Bu saldırılar sadece Avrupa hükümetlerini tedirgin etmek için tasarlanmadı. Aynı zamanda hükümetler ve endüstriler üzerindeki maliyetleri karşı konulması kolay olmayan şekillerde arttırarak, halkı taciz ederek ve Avrupa savunmasında açıklar arayarak Avrupalıların Ukrayna'ya olan desteğini azaltmayı amaçlıyorlar. Batı, bu saldırılara etkili bir caydırıcılık sağlayacak kadar güçlü bir sinyalle karşılık vermek için tutarlı bir strateji geliştirmeye hazır olmadığı sürece Moskova, anlaşma sonrası herhangi bir gelecekte bu kampanyayı hızlandırmanın çok az zararını görecektir.
MOSKOVA'NIN YENİ KATİLLERİ
Rusya'nın 2014 yılında Kırım'ı ilhak etmesinden bu yana Moskova'nın casusluk teşkilatları Batı'ya baskı yapmanın bir yolu olarak yurtdışında sabotaj operasyonlarını deniyorlar. Başlangıçta bu, Rusya'nın GRU askeri istihbarat ajansının ajanları tarafından Çek Cumhuriyeti'nde o zamanlar Donbas'ta Rusya'ya karşı savaşan Ukrayna güçlerine tedarik sağlayan mühimmat depolarının havaya uçurulması gibi ara sıra yapılan saldırıları içeriyordu. 2022'deki Ukrayna işgalinin sekteye uğramasının ardından Moskova ilk başta Batı'dan koptu, diplomatları sınır dışı edildi ve casusları yeniden toparlanmak zorunda kaldı. Ancak 2023'te, Federal Güvenlik Servisi ya da FSB, Dış İstihbarat Servisi ya da SVR ve GRU da dahil olmak üzere istihbarat servisleri, Avrupa'da yeni bir tür hibrit savaş kampanyası için yeniden konuşlanmaya başladı.
Şimdiye kadarki en küstah operasyon, Rusya'nın 2024 baharında Almanya'nın en büyük silah üreticisi Rheinmetall'in başkanı Armin Papperger'e yönelik suikast girişimiydi. NATO'nun hibrid savaş yetkilisi Appathurai'nin Ocak ayında kamuoyuna açıkladığı gibi bu komplo Alman ve Amerikan istihbarat servisleri tarafından engellenmişti. Appathurai ifadesinde Avrupalı endüstri liderlerine yönelik “başka komplolar” da olduğunu belirtti. Bu tehdidin ortadan kalkması pek mümkün görünmüyor: Özellikle, diğer Avrupalı savunma şirketleriyle birlikte Rheinmetall'in anlaşma sonrası gelecekte Ukrayna'nın silahlandırılmasında daha da büyük bir rol oynaması muhtemeldir ve Trump yönetiminin iktidara gelmesinden bu yana şirketin özellikle savunma alanında büyüme tahminleri yükselmiştir.
Appathurai Ocak ayında verdiği ifadede Rusya'nın bu operasyonların birçoğunu gerçekleştirmek üzere “suç çetelerini ya da bilinçsiz gençleri veya göçmenleri” işe aldığını da doğruladı. Örneğin Mart 2024'te iki İngiliz, Londra'nın doğusunda Ukrayna bağlantılı bir kargo dağıtım deposunu ateşe vermekten tutuklandı; bu saldırı geleneksel olarak Rus askeri istihbarat teşkilatının paravanı olan Wagner paramiliter şirketiyle bağlantılıydı. Bunun bir nedeni, yerel suçluların kimin için çalıştıklarını bile bilmeden tek seferlik işler için sosyal medya aracılığıyla işe alınabilmeleri, böylece karşı koymanın daha zor hale gelmesi ve Rus vatandaşlarının bu ülkelere sızmasının zorlaşmasıdır.
Avrupa'nın altyapısını ve askeri lojistiğini hedef almanın yanı sıra, Moskova'nın casusluk teşkilatları hedef ülkelerdeki siyasi ortamı etkilemek için sabotaj operasyonlarını da kullanmaya çalışıyor olabilir. Örneğin Şubat ayında Almanya'da yapılan federal seçimler öncesinde Afganlar ve diğer göçmenler tarafından Almanya'daki sivillere yönelik bir dizi saldırı düzenlendi.
Seçimlerden kısa bir süre önce konuştuğumuz üst düzey bir Alman istihbarat yetkilisine göre, Alman kurumları Rus güvenlik ajanlarının, Almanya'nın Ukrayna'ya verdiği desteğe karşı çıkan aşırı sağa desteği arttırmak için bu saldırıları kışkırtmış olabileceğine inanıyordu.
Bu saldırıların etkili olması için illa şiddet içermesi gerekmiyor. Örneğin, Rus ajanslarının sosyal medyayı kullanarak, aralarında Sovyet sonrası diasporalara mensup olanların da bulunduğu gençleri, göçmen nüfusun yoğun olduğu mahallelerdeki apartmanların duvarlarına nefret dolu sloganlar yazmaları, yerel halkı tehdit etmeleri ya da aşağılamaları ve Ukrayna veya Suriye'den gelen mültecilere karşı nefreti körüklemeleri için işe alabileceğine dair göstergeler var. Bu saldırılar fazla hazırlık gerektirmez ve sadece birkaç bin dolara mal olabilir. Daha hırslı kişilere ise kundaklama ya da molotof kokteyli atma gibi daha şiddetli eylemler için para ödenebilir.
Avrupalı istihbarat yetkilileri Polonya ve Birleşik Krallık ile birlikte Almanya'nın da Moskova'nın öncelikli hedeflerinden biri olmaya devam edeceğine inanıyor. Ülkenin Rusya ve Ukrayna dahil eski Sovyet cumhuriyetlerinden gelen büyük göçmen nüfusu ve göç konusunda yükselen tansiyon göz önüne alındığında, Rusya'nın casusluk teşkilatları siyasi durumu ve kamuoyunu etkilemek için özel bir potansiyel görüyor olabilir. Dahası, yeni Şansölye Friedrich Merz'in Almanya'nın savunma harcamalarını ve Batı güvenliğindeki rolünü önemli ölçüde artırma taahhüdü göz önüne alındığında, Kremlin'in ülkeyi istikrarsızlaştırmaya çalışmak için daha da büyük bir teşviki olabilir.
REHİNE OYUNLARI
Rusya'nın gelişmekte olan stratejisinin bir diğer unsuru da rehineleri giderek daha fazla kullanması. Avrupa ve Amerikan pasaportuna sahip yabancılar Rusya'da daha önce hiç bu kadar kapsamlı bir şekilde tutuklanmamıştı. İşgalin başlamasından bu yana Rusya Federal Güvenlik Servisi, hedef ülkelerin çok sayıda vatandaşını çeşitli bahanelerle tutuklamaya başladı; örneğin bir çantada esrarlı bir sakız bulunması ya da tutuklunun akıllı telefonunda Ukrayna'daki bir hayır kurumuna birkaç yüz dolar bağış yapıldığının tespit edilmesi gibi.
Soğuk Savaş sırasında esir takası işi çoğunlukla rakip Batılı ve Sovyet casus teşkilatları arasında jeopolitiğin kenarlarında gerçekleşen sessiz alışverişlerle sınırlıydı. Örneğin KGB, ABD Başkanı Richard Nixon ile Sovyet lider Leonid Brejnev arasındaki Stratejik Silahların Sınırlandırılması Görüşmeleri'ne (SALT) casus takaslarını getirmedi. Ukrayna'daki savaş başladığından beri bu durum değişti. Tutuklu Amerikalı basketbol yıldızı Brittney Griner'in serbest bırakılması için yapılan müzakerelerin ardından Rus istihbarat teşkilatları, özellikle de SVR ve FSB, rehine takaslarının hedef ülkelerdeki kamuoyunu güçlü bir şekilde etkileyebileceğini fark etti. Sonuç olarak Moskova, aralarında Fransa ve Almanya'nın yanı sıra ABD'nin de bulunduğu esir yabancıları jeopolitik müzakerelerde önemli bir koz haline getirdi.
Artık Rusya'nın casus teşkilatlarının rehinelerin yakalanması ve takas edilmesindeki rolü kurumsallaşıyor. FSB birkaç yıl önce ABD ve Rusya arasında bir arka kanal olarak ortaya çıktı, bu nedenle 2024'te Amerikalı gazeteci Evan Gershkovich'in serbest bırakılması için yapılan görüşmelerde önemli bir rol oynaması şaşırtıcı değil. Nitekim SVR Başkanı Sergei Naryshkin bir süredir Washington ile bu tür müzakerelerde yer alıyor. 2022'de dönemin CIA Başkanı William Burns Ankara'da Naryshkin ile görüşmüştü. O görüşmenin gündem maddeleri arasında nükleer silah kullanımının yanı sıra Rusya'daki ABD'li tutuklular meselesi de vardı.
Daha yakın bir tarihte Kremlin yetkilileri Riyad'da Trump yönetimi yetkilileriyle bir Ukrayna anlaşması için ön görüşmeler yaptığında Narışkin, muhtemelen diğer konuların yanı sıra rehine meselesini de kullanmak üzere Rus tarafına dahil edildi. Bu görüşmelerden önce Rusya'da tıbbi kenevir bulundurduğu için gözaltına alınan Amerikalı öğretmen Marc Fogel'in serbest bırakılması dikkat çekiciydi; Trump halka açık bir törenle Fogel'in dönüşünü kutladı ve onu Beyaz Saray'da karşıladı. Gerçekten de rehine takasları, Trump'ın anlaşma yapma yaklaşımında tercih ettiği kısasa kısas dinamiklerinden bazılarına dayanıyor ve Rusya'nın Batılı mahkumları biriktirmeye devam etme olasılığını daha da arttırıyor. Naryshkin 11 Mart'ta Trump'ın CIA direktörü John Ratliff ile ilk telefon görüşmesini yaptı ve Rusya'nın devlet haber ajansı TASS'a göre ikili “düzenli bir temas sürdürme” konusunda anlaştı.
DAHA FAZLA KARANLIK, DAHA FAZLA ALDATMACA
2022'den bu yana Rusya'nın istihbarat teşkilatları da sabotaj seçeneğini daha uzun süredir devam eden ulusötesi baskı kampanyalarıyla sıkı bir şekilde ilişkilendirdi. Kremlin, düşmanlarına ve sürgündeki muhalefet üyelerine karşı, genellikle Almanya, Birleşik Krallık ve Baltık ülkeleri de dahil olmak üzere şu anda sabotaj uyguladığı aynı ülkelerde çeşitli araçlar kullanma konusunda uzun bir geleneğe sahiptir. Rusya'nın gizli polisi, ulusötesi baskıyı icat eden kişi olma onuruna sahip olabilir: On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren Çarlık gizli polisi Fransa ve İsviçre'deki Rus siyasi göçmenlerin arasına sızmış ve onları taciz etmiştir. Sovyet halefleri bu taktikleri, siyasi suikastlara varıncaya kadar önemli ölçüde tırmandırdı. Bu yüzyılın ilk yıllarından beri Putin'in casusları da aynı şeyi yapıyor ve yurtdışına sığınan muhalif isimlere saldırıyor.
Ancak şimdi Rusya'nın ulus ötesi baskısı daha sofistike hale geliyor ve genellikle suçu diğer taraflara yöneltme çabalarını içeriyor. Örneğin Şubat ayı başında SVR, Ukrayna istihbarat kurumlarını yurtdışına sığınan Rus muhaliflere ya da iş dünyasından isimlere karşı “saldırılar hazırlamakla” suçladı. SVR, söz konusu saldırganların tutuklanmaları halinde “ Rus özel servislerini suçlayacaklarını ve bu saldırıların onların emriyle hazırlandığını iddia edeceklerini” ileri sürdü.
Avrupa'daki Rus sürgün toplulukları bu duyurunun önemini çabucak kavradı: SVR, Rus sürgünlere yönelik yeni bir saldırı turu için zemin hazırlıyordu ve suç önceden Ukrayna'ya yükleniyordu. Moskova'nın Batı'daki Rus operasyonları için Ukrayna'yı suçlama pratiği genişleyecek gibi görünüyor. Bundan böyle suikast girişimleri, kundaklamalar ve altyapıya yönelik saldırılar da dahil olmak üzere bu saldırılar, Avrupa kamuoyunu Ukrayna aleyhine çevirmek amacıyla muhtemelen Ukrayna istihbaratının üzerine yıkılacak.
Sabotaj operasyonlarının çoğunun Rusya ile doğrudan bağlantısı bulunmuyor.
Bu çabalar Rus stratejisinde bir değişikliğe işaret ediyor. 2016'dan sonraki birkaç yıl boyunca Moskova'nın istihbarat ajanları, ifşa olmayı ya da yakalanmayı gerçekten umursamıyorlarmış gibi, giderek daha yüzsüz ve özensiz görünüyorlardı. Berlin'in merkezinde güpegündüz bir Çeçen ayrılıkçıyı vuran ve tabancasını ve bisikletini yakındaki Spree nehrine atarken Alman polisi tarafından neredeyse anında tutuklanan bisikletli Rus suikastçıyı düşünün. Bir dereceye kadar, onun gibi Rus ajanları umursamadılar: küstah eylemleriyle, Batı'nın onları ifşa etme ve cezai olarak suçlama çabalarının işe yaramadığını göstermeye kararlıydılar.
Ancak şimdi casusluk teşkilatları daha gizli bir moda geri dönüyor. Ukrayna'daki savaş Rusların Avrupa'da kendi operasyonlarını kurmalarını zorlaştırdı ve casusluk ticaretindeki son değişiklikler -örneğin hedef ülkelerdeki yerleşik casus ağlarının dışında, tek seferlik işler için Avrupa vatandaşlarına operasyon yaptırmak- bu durumu aşmalarına yardımcı oldu.
KGB arşivcisi ve sığınmacı Vasili Mitrokhin Moskova'dan kaçırdığı notlarında Sovyetlerin 1960'larda Atina yakınlarındaki Parnitha Dağı'nda bulunan NATO Entegre Hava Savunma tesisine sabotaj saldırısı için yaptıkları titiz hazırlıkları anlatıyordu. Devre dışı bırakmak için seçilen yöntem, KGB'nin “F” Servisi laboratuarı tarafından geliştirilen teknik cihazlar kullanılarak kundaklama yapmaktı. Bu cihazlar Yunan tarzı sigara paketleri olarak gizlenmişti.
Daha umut verici olan ise son dönemde güvenlik konusunu iki katına çıkarma çabalarıdır. Örneğin bazı Avrupa ülkeleri, Rusya'ya yakın Baltıklar'daki telekomünikasyon kablolarını, boru hatlarını ve diğer kritik altyapıları korumak için yeni önlemler aldı. Ocak ayında denizaltı altyapısına yönelik potansiyel tehditleri izlemek ve Rus gölge filosunu (elverişli bayraklarla ve belirsiz sahiplik ve yönetimle faaliyet gösteren yaşlı ve kötü bakımlı gemiler) izlemek için İngiltere liderliğindeki bir tepki sisteminin on ülkeden oluşan Ortak Sefer Gücü'nün bir parçası olarak başlatılması da buna dahildir.
Ancak Trump'ın Moskova'ya yeniden yönelmesinin ABD istihbarat camiasında yol açtığı çalkantı, Batı'nın kapsamlı bir yanıt vermesini daha da zorlaştırdı. Trump yönetiminin CIA üyelerine yaptığı işten çıkarma tekliflerine ilişkin kamuoyuna yansıyan haberler Rusya'da sevinçle karşılandı. Bu arada yönetim, ABD istihbaratı için yeni öncelikler belirledi: Ukrayna'ya destek ve Rusya'dan ziyade Meksika'daki uyuşturucu kartellerini hedef almak ve Çin'e daha fazla odaklanmak gibi. Moskova'nın casusluk teşkilatları için bu hamleler Batı'daki faaliyetlerini arttırmak için bir fırsat olarak değerlendirilebilir.
Trump'ın hamleleri Rusya'nın izlenmesinde dramatik bir düşüşe yol açarsa, bu ABD istihbarat topluluğunun gözünü toptan ayırdığı ilk sefer olmayacaktır. Soğuk Savaş'ın sona ermesinin ardından 1990'larda da benzer bir dikkat kayması yaşanmış ve bu da Washington'un Rusya'yla ilişkilerde önemli bir uzmanlık kaybına uğramasına ve riskleri hafife almasına neden olmuştu. Bu istihbarat düşüşü büyük olasılıkla Batı'nın Putin'i iktidarının ilk yıllarında yanlış değerlendirmesine katkıda bulunmuş ve Putin Rusya'da yeniden otokrasinin ve Avrupa ve ABD ile çatışmanın temellerini atmıştır. Aynı hatayı bugün tekrarlamak felaket olur.
YAZARLAR: Andrei Soldatov ve Irina Borogan
KAYNAK: https://www.foreignaffairs.com/