Tuncer Bakırhan: "Kürtler ayrılmak değil birlikte yaşam ve demokratik cumhuriyet istiyor"
Gazeteduvar, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ile bir röportaj gerçekleştirdi. Röportajda Bahçeli'nin çıkışını değerlendiren Bakırhan, bu girişimin hükümetten bağımsız bir girişim olduğunu düşünmediğini fakat ortaklar arasında söylem bazında ton farkları olabileceğini söyledi. Bakırhan şunları söyledi:
"En başta anlamaya çalıştık. Ama durduk yere söylenmediği kesin o sözlerin. Çok önemli şeyler söyledi. Hakkını vermek lazım. Umut hakkı, demokratik, siyaset gibi aslında birçok pozitif kavram kullanıldı, tanımlanma yapıldı. Anlamaya çalıştık.
Ben Türkiye barışı gibi, umut hakkı gibi, Öcalan'ın Meclis'te konuşması gibi söylemlerin bu süreci başlattığını düşünmüyorum. Muhtemelen Erdoğan'la Bahçeli arasında bu meselenin bir öncesi var. İfade etme, ton, içerik konusunda belki farklılıklar olabilir. İkisi tarafından aynı tarif edilmemiş olabilir. Ama bu meselenin kendisi ikisi arasında tartışılmış bir meseledir.
Bence burada bir konsensus var. Ama nedir bu? Sadece sonuçlarını ortadan kaldırmaya dönük bir konsensussa bu yüz yıldır devam eden bir tekrara neden olur."
Süreçten umutlu olduklarını dile getiren Bakırhan, sözlerin arkasında bir plan olduğuna inanmak istediklerini ifade ediyor:
"Dolayısıyla henüz ya bir yoklama çekiliyor ya da ABD seçimleri sonucunda Trump'ın Orta Doğu politikası anlaşılmaya çalışılıyor. Ama bir realite var; bu mesele artık kendisini dayattı. MHP'yi bile konuşturan bir noktaya geldiyse bu mesele yol alır diye umuyoruz, istiyoruz. Bu tartışmalar bir süreç olsun. Bu tartışmalar meselenin müzakereyle, diyalogla çözümü için bir vesile olsun, bunu en çok biz istiyoruz. Bizim bütün pratiğimiz, dilimiz, söylemimiz, eylemimizin tamamı da biraz önce söylediğim düşünceye hizmet ediyor."
Sorunun çözümüne odaklanırken souçlara değil o sonuçları üreten nedenlere bakılması gerektiğini savunan Bakırhan şu ifadeleri kullanıyor:
"Meselenin çözümüne dönük tartışmaların başlaması bence olumlu. Ama bir problem var. Mesele yanlış yerden tartışılıyor. Dikkat ederseniz meselenin sonuçları tartışılıyor. 'Şu konuşsun, şu silah bıraksın, şu araya duvar örsün, diğeri sözünü şöyle kursun' gibi. Bir buçuk ayda sebep duymadık, hepimiz sonucuz. Kürt sorunu nedir, durduk yere mi çıktı? Sonuçlarıyla başlayan bir tartışma insanı kaygılandırıyor, tedirgin ediyor."
Bir çözüm iradesi ortaya konursa bunun Türkiye'nin hem iç hem de dış politikada elini çok rahatlatacağını savunan Bakırhan konuyla ilgili soruyu şöyle cevaplıyor:
"'Eli rahatlamasın' demiyoruz biz zaten. Evet Orta Doğu'da çok sıkıntılı, sancılı, yarın nereye, nasıl yansıyacağı belli olmayan bir süreç var. Eğer Türkiye'nin geleceği, güvenliği kaygısı varsa buradan en güvenli şekilde çıkmanın yolu var. Oranın en dinamik gücü Kürtlerdir. Onlarla gelişecek bir diyalog, bir barış ortamı buralar için en büyük güvenliktir. 'En büyük fırsat penceresi' diyorlar ya. Bugün Çin'den, Avrupa'ya güvenli enerji hatları ve ticaret yolları savaşı var. Elin ülkeleri geliyor, oraya yüz milyarlarca dolar yatırıyor. Sırf o güvenli hattı korumak için yeni ittifaklar, yeni sınırlar, yeni çatışmalar ortaya çıkıyor. Kamışlı ile Nusaybin arası 50 metredir. 50 metrelik bir plastik boruyla iki yüz milyar dolar harcayıp uğruna savaştıkları meseleyi halledebilecek bir fırsat var. Kürtlerle barışın bu ülkeye sağlayacağı büyük fırsatlar var. Bunu değerlendirmek, bu fırsatları ülke halkının yararına dönüştürmek yerine gözü kara bir düşmanlık var."
Kürtlerin ayrılma veya bölünme gibi bir amaçlarının olmadığını aksine sorunların ülke içinde çözülmesi gerektiğine inandıklarını ifade eden Bakırhan şöyle devam ediyor:
"Federe Kürdistan Bölgesi oluştuğunda Türkiye'deki Kürtler 'Orada federe bölge oluştu, biz de bağımsızlık diyelim' deseydi haklı olurlardı, bu bir güvenlik tehdidiydi. Ama oradaki o federatif yapıya rağmen burada 'ortak yaşam, birlikte yaşam, demokratik cumhuriyet, demokratik ulus' dedi. Bu kadar kıymetli bir şey var mı?
İsrail'in, ABD'nin, bir başkasının Kürtlerle ilişkinlenmesini istemiyorsan ya da ilişkinlenme durumunu kendin için bir tehdit olarak sayıyorsan buyur senin yurttaşındır. En büyük Kürt nüfusu Türkiye'de yaşıyor. Buyur, sen iyi ilişkiler geliştir. Orta Doğu'da model ülke ol, güç ol. Ciddi bir ekonomik girdi yaratacak bu enerji ticaret yolları niye Türkiye'den geçmiyor? Yani fırsatsa Kürtler en büyük fırsattır. Güvenlik için de, ekonomi için de, gelecek için de, güç olmak için de, sözünün geçmesi için de.
Tartışmaların bir süreç olmasına ihtiyaç var. Bu sürecin müzakereyle bir sonuca ulaşmasına ihtiyaç var. Türklerin artık Kürtlerle ikinci yüzyılda barışmasına, birlikte, demokratik, güçlü bir ülke olmasına ihtiyaç var. Biz buna hazırız."
CHP başta olmak üzere muhalefet partilerinin sürece destek vermesinin çok önemli olduğunu ve bu desteğin hükümetin elni güçlendirip sürecin daha hızlı ve sağlıklı işlemesini sağlayacağını, bazı tereddütleri giderebileceğini ifade eden Bakırhan şöyle devam ediyor:
"Ana muhalefet partisi bu süreçte çok büyük bir rol oynayabilir. Bu topa hızlı bir şekilde girebilir. Emin olun iktidarı bu meseleye mesafelendirebilir de, direkt merkezine de çekebilir. Bizim Cumhuriyet Halk Partisi'nden de Özgür Özel'den de beklentimiz büyük. Onun için top çevirme yerine bu meselede en baştaki gibi yapıcı bir yerde durması ve iktidarı bu zemine zorlaması gerekiyor. Bütün Kürtlerin beklentisi bu.
Yeniden Refah Partisi'ne de söyledik. Burası Erbakan Hoca'nın devamıysa Erbakan Hoca'nın bu meseleyle ilişkin düşünceleri ve çözüm önerileri başımızın üstüne. Ne diyor Erbakan 90'ların ortasında? ‘Türkiye Kürt meselesini kendi dinamikleriyle çözmelidir’. ‘Türksüz Kürt, Kürtsüz Türk bir hiçtir. Türk ve Kürtlerin birlikte olduğu bir Türkiye bölgenin, dünyanın en güçlü ülkesi olur’ diyor.
Sadece CHP değil, Yeniden Refah Partisi, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, DEVA Partisi bu sürecin olumlu bir yere evrilmesini istiyor. Sadece biraz bu meseleyi araçsallaştıran, oya tahvil etmek isteyen bildiğimiz birkaç yaklaşımın dışında Türkiye'deki hava çok iyi, zemin var. Bir yandan da hemen yanı başımıza dönüyorsun Orta Doğu'daki kriz, kaos, çatışma. İktidarın kendisi ileride bir güvenlik tehdidinin oluşabileceğini düşünüyor."
Röportajın tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
GAZETEDUVAR - Tuncer Bakırhan: Kürt meselesi MHP’yi bile konuşturdu, yol alınmasını umuyoruz