Yapıcıoğlu: Kürtçe 2.resmi dil olmalı, anayasanın 4.maddesi kalkmalı
TV 100’de Gürkan Hacır’ın sorularını yanıtlayan Hüda-Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, gündemdeki tartışma konularından olan Anayasanın ilk 4 maddesi, Kürtçenin resmi dil olması, yeni anayasa hazırlıkları ve teğmenlerin tartışmalı yemin törenine dair önemli, değerlendirmelerde bulundu.
Anayasanın ilk 4 maddesi ile ilgili sorulan soruyu yanıtlayan Yapıcıoğlu, yönetim şeklinin Cumhuriyet olmasını sonuna kadar savunduklarını belirterek, “Anayasa’nın ilk 4 maddesiyle ilgili çok şey konuşuldu. Bize de çok soru soruldu, çok cevap verdik. Sahi ilk 4 madde de ne var? Birinci madde, ‘Türkiye Cumhuriyeti'nin Türkiye devletinin şekli Cumhuriyettir.’ Şimdi 1961 Anayasası’nda 1924 anayasasında bu maddenin değiştirilemeyeceğine dair hükümler var. Niçin bu hükümler var? Çünkü Osmanlı toprakları üzerine yeni bir devlet kuruluyor, bu devletin şeklinin Cumhuriyet olması isteniyor. Artık saltanatla idare edilmemesi gerektiği söyleniyor. Ben de yüzde 100 buna katılırım ve altına imzamı atarım. Bugün bütün partiler, mevcut partilerin tamamı, 100 küsur parti var, hepsi ‘saltanatı getirelim’ deseler biz, ‘Hayır, bu memleket Cumhuriyetle idare edilmelidir.’ diye Cumhuriyeti sonuna kadar savunuruz. Yani bizim Cumhuriyete karşı olduğumuz şeklindeki iddialar palavra.
Yönetimle ilgili ayeti kerime diyor ki ‘Onların işleri aralarında istişareyledir.’ Pek çok müfessir de diyor ki bu yöneticinin seçilerek gelmesi manasındadır. Biz diyoruz ki babadan oğula geçen bir saltanat, bizim inancımıza da uygun bir yönetim modeli değildir. ” dedi.
İstiklal Marşı, bayrak ve başkent…
İstiklal Marşı, bayrak ve başkente karşı olduklarına dair iddiaları da reddeden Yapıcıoğlu, “İstiklal Marşı'na karşı olduğumuzu söylüyorlar. İstiklal Marşı'na karşı olduğumuzu ne zaman, nerede söyledik? ‘Bunlar bayrağa karşı’ Bayrağa karşı olsak niçin bizim bütün teşkilatlarımız da bayrak var. O bayrak, 85 milyonun tamamının bayrağı. Bizim içimizde hiç kimsenin de bu bayrağa bir itirazı yoktur. Net ifadelerle söyledik bir daha söylüyoruz; Bakın şimdi bunun ismine ‘Türk bayrağı, sadece bir kavme ait bir bayrak’ dediğinizde birileri de gidip Kürt’ü kışkırtıyor ‘bu Türk'ün bayrağı seninki nerede?’ diye. ‘Bunun konuşulması lazım’ dedik. ‘Bunlar bayrağa karşı’ dediler. İşte buradan söylüyorum, bizim bayrak karşıtlığı gibi bir şeyimiz yok ve diyoruz ki o bayrak 85 milyonun tamamının bayrağı. Başkentin Ankara'da olmasına da itirazımız yok.” şeklinde konuştu.
“Değiştirilemez maddelerin olması hukuk tekniği açısından da siyaseten de doğru değil. Bu gelecek nesillerin iradesine ipotek koymadır”
Anayasada değiştirilemez maddelerin olmaması gerektiğini ve ilgili maddenin kurucu anayasada değil de darbeci Kenan Evren Darbesi sonrası bizzat Kenan Evren tarafından kaleme alınarak yasalaştırıldığını ifade eden Yapıcıoğlu, şunları söyledi:
“Diyoruz ki, felsefi olarak gelin biz şunu tartışalım; bugünkü sistem içerisinde çoğunluk ‘en uygun sistem budur, en güzel anayasa budur’ diyebilir. Ama bugün biz anayasanın değiştirmesi gerektiğinden bahsediyoruz değil mi? Birileri ısrarla şunu söylüyor diyor ki ‘şu ilk dört madde kurucu iradenin koyduğu maddelerdir.’ Yalan, külliyen yalan. 1924 Anayasası’nda bu maddeler yok. 1961 Anayasası’nda da bu maddelerin değiştirilemezliği diye bir şey yok. Hatta 1982 Anayasası’nın taslağında da hukukçuların hazırladığı taslakta da yok. Danışma Meclisi’nin hazırladığı metinde de yine yok.
Kenan Evren diyor ki ‘Biz şu 4. maddeyi ilave edelim.’ Nedir 4. Madde? Diyor ki ‘1. maddedeki devletin şeklinin Cumhuriyet olduğuna dair hüküm, 2. maddedeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 maddedeki hükümler değiştirilemez. Değiştirilmesi teklif dahi edilemez.’ Şimdi biz şunu söylüyoruz bugün için bu hükümler %100 doğru kabul edilebilir ama ‘100-200 sene sonra da, bizim torunlarımızın torunları da gelseler onlar asla bunu değiştirme hakkına, hukukuna yetkisine sahip değiller.’ deme hakkını biz nereden buluyoruz? Bu soruyu soruyoruz. İlla ki bunları değiştirelim değil. Biz bu maddelerde yazılan her şeye karşı değiliz. Öyle şeyler de demedik. Biz diyoruz ki! değiştirilemez maddelerin olması hukuk tekniği açısından da siyaseten de felsefi olarak da doğru değil'. Gelecek nesillerin iradesine ipotek koyma hakkını kim verdi bize? Ben bu hakkı kendimde görmüyorum ama birileri kendinde görüyor.”
“Farklı partilere oy veren bütün Kürt vatandaşlar anadilde eğitim ister”
Ana dilde eğitim ve ikinci resmi dil ile ilgili görüşleri sorulan ve bunun bir bölünmeye yol açıp açmayacağı sorulan Yapıcıoğlu, “Mevcut anayasaya göre resmi dilin ikinci üçüncü bir resmi dil olması mümkün değil zaten. Bu anayasa değişmeden değiştirilemez. Vatandaşlardan birileri kendisini öteki hissettiğinde ya da bir kısım vatandaşlar kendilerini birinci sınıf diğerlerini öteki olarak isimlendirdiğinde, kendine hak gördüğünü öbürüne hak olarak görmediğinde o zaman bölünme tehlikesinden bahsetmek daha mantıklı olur. Şimdi gidin vatandaşlara sorun ‘ne istiyorsunuz?’ diye. Farklı partilere oy veren bütün Kürt vatandaşlar ana dilde eğitim isteyecek, bu vatandaşın bir talebidir.” dedi.
Yeni anayasa çalışmaları: “Bugünkü konjonktürde yeni bir anayasa yapmak çok kolay değil ama imkânsız da değil”
Yeni anayasa hazırlıkları ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Yapıcıoğlu, “1982 Anayasası, bir cunta anayasasıdır. Sivillerin yaptığı bir anayasa da şimdi cuntacıların yapmış olduğu anayasanın iskeletine dokunmayacaksanız, orada o darbeci, vesayetçi ruh ortada duracaksa 3-5 maddesini değiştirip ‘işte bu da sivillerin yaptığı anayasa’ deseniz artık kimse ‘siviller yeni bir anayasa yapsın’ da diyemeyecek. Bu anayasayla belki çok daha uzun bir süre bu memleket yürümek, yürütülmek, yönetilmek zorunda kalacak. Kimsenin bu millete bu kötülüğü yapmaya hakkı yoktur. Fakat maalesef siyasetteki bu kadar ayrışma, kutuplaşma ve sert bir üslup bu mevcut tablo bize şunu gösteriyor ki bu şartlar altında yeni bir anayasa yapmak çok kolay değil." dedi.
“Yeni anayasayı kurucu Meclis yapar demek; anayasa yapmanız için darbe yapmanız gerekir demektir”
Yeni anayasanın kurucu iradenin yapabileceği söylemine tepki gösteren Yapıcıoğlu, “Yani kurucu irade kim? Türkçesi, ‘anayasa yapmanız için darbe yapmanız gerekir.’ diyor. Kenan Evren'in kurmuş olduğu meclis darbe yaptı. Çağırdı ‘falan, falan siz gelin. Siz kurucu meclissiniz, oturun bir tane anayasa yazın bize. Biz bunu size oylatacağız sonra vatandaşın oyuna sunacağız.’ Kurucu Meclis dedikleri şey budur. Ne diyorsunuz siz? Anayasayı değiştirmek için bu millet darbe mi yapsın ya da kılıç mı çeksin ya da namlu mu doğrultsun?” dedi.
Teğmenlerin kılıçlı ve sloganlı yemin töreni tartışması
Teğmenlerin kılıçlı ve sloganlı yemin töreni tartışması ile ilgili de konuşan Yapıcıoğlu, şunları kaydetti:
“Mesele, bir subayın ‘Mustafa Kemal'in askeriyiz’ demesi meselesi değil. Mesele, bir grup subayın resmi yemin töreni bittikten sonra ikinci bir korsan gösteriyle adeta kılıç çekerek bir yerlere bir mesaj vermesidir. Eğer bir işin bir prosedürü, bir şekli, bir şemaili varsa ki her konuda bir hiyerarşik bir yapı bir düzen vardır. Bazılarında bu çok katıdır. Bazılarında biraz daha yumuşaktır. Ama en katı hiyerarşik düzen ordularda olur ve orduların, askerliğin olmazsa olmazı disiplindir. Yapılan en hafif tabiriyle bir disiplinsizliktir. Kılıç çekerek kime karşı, nereye, ne mesajı veriyorsunuz?
Asker, milletin askeridir. Hani bazılar diyor ki işte Mustafa Kemal’de Harp Okulu mezunudur. Ne zaman mezun olmuş? Osmanlı döneminde. Osmanlı döneminde mezun olan Mustafa Kemal kimin askeriydi? Padişahın askeriydi. Kendisi padişahın askeriydi. Sonra Cumhuriyet kuruldu. Cumhuriyet kurulduktan sonra, 1923'ten sonra artık asker kişiliği yok değil mi? Cumhurbaşkanıdır artık. Aynı zamanda CHP’nin Genel Başkanı’dır, siyasi bir kişiliktir. ‘Cumhurbaşkanıdır, başkomutandır’ tamam. Şu anda da bir Cumhurbaşkanı var. Şu anda kanunlara göre orduların başkomutanı Cumhurbaşkanı’dır. Herkes kendilerine göre bir siyasi çizgi, siyasi bir fikir benimseyebilir ama siz resmi bir kurumda çalışıyorsanız, bir üniformalıysanız daha önceki darbeler yaşamış olan bir millet ‘acaba bunun altında ne var?’ diye haklı olarak sorar.”
KAYNAK: https://www.hudapar.org/