Esenyurt Belediye Başkanı A.Özer'in görevden alınması üzerine

 

 

 

 

Naci HANPOLAT

 

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer hakkında gözaltı sonrası ‘örgüt üyeliği’ suçlaması ile tutuklama kararı verildi. Bu olay üzerine vurgulamak istediğimiz birkaç husus var:

1. Bahçeli’nin mecliste DEM’lilerle el sıkışması ve devamında yaptığı konuşma ile başlayan ve bir devlet planı olduğu anlaşılan yeni girişim, belli ki hem devlet içinden hem de karşıt pozisyonda olan ve bilerek veya bilmeyerek aynı amaca hizmet ettikleri anlaşılan birileri tarafından sabote edilmek isteniyor. Örgütün Tusaş saldırısı ve derken Ahmet Özer’in görevden alınması bu kesimlerin harekete geçtiğini ve kolay vazgeçmeyeceklerini gösteriyor.    

Tusaş saldırısında örgütün yönetici kadroları topu örgütün silahlı kolu HPG’ye atarken, onlar da iki günlük suskunluktan sonra ‘önceden planlanmış bir saldırı olduğu ve bu saldırının Bahçeli’nin konuşması ile başlayan süreçle ilgisi olmadığı’ tarzında kimseyi inandıramadıkları bir açıklama yaptılar.

Ahmet Özer operasyonuna gelince; bu zat gerçekten de örgüt üyesi olabilir. İddia edilen görüşmeleri hem telefonla hem de yüz yüze yapmış da olabilir ama bu durum şimdi farkına varılan bir durum değildir muhakkak. Büyük ihtimalle Ahmet Özer aday olduğu dönemde de kendisi ile ilgili şu anki mevcut bilgiler o gün de vardı. Ayrıca anlaşılan bu kişi silahlı bir faaliyet içinde olan biri olmadığı gibi eldeki tüm istihbarat bilgilerine rağmen seçime girmesi de uygun görülmüş ve ciddi bir oy alarak da başkanlığa hak kazanmış durumda. Şimdi siz durup durup tam yeni bir çözüm sürecinin konuşulmaya başlandığı bir dönemde, arada çatlak sesler çıksa da ilgili taraflar her gün pozitif mesajlar vermeye devam ediyorken böyle bir operasyon yapıyorsanız kimseyi bunun zaman ayarlı bir teşebbüs olmadığına ikna edemezsiniz.

Ayrıca Ahmet Özer, her ne kadar DEM kontenjanından gelmiş olsa da sonuçta CHP’den başkan seçilmiş biri, siz bu tarz bir eyleme kalkıştığınızda DEM seçmeni ile CHP seçmenini de karşınıza almış oluyorsunuz.

CHP’de Özgür Özel’le beraber kendini gösteren yapıcı duruşu baltalayacak böyle bir adımla, yeni çözüm süreci ihtimali gündeme geldiğinden beri bunun arkasında duracağını vurgulayan bir aktörü ve onun hitap ettiği kitleyi de bu şekilde olası bir ortak girişimin dışına itmiş oluyorsunuz.

 

2. Kamu diplomasisi alanında Ak Parti hükümetinin son on yılı bir kafa karışıklığı, kararsızlık, ‘bir adım ileri iki adım geri’ diye ifade edebileceğimiz uygulamalarla geçti. Kendini anlatamayan, aktif değil daha çok defansif ve çoğu zaman ürkek bir kamu diplomasisi var karşımızda. Şu kayyum meselesinde sergilenen tavır tam bir kamu diplomasi fecaati. Siz seçime girmesinde sakınca görmediğiniz adayları seçildikten sonra görevlerinden alıp yerlerine belediye meclisinden bir adayın seçilmesine müsaade edeceğinize -sözkonusu başkanlar terörle iltisaklı olmak suçlaması ile görevden alındıklarından- ilgili bölgenin bir mülki amirini atıyorsunuz.

Siz böyle bir adım attığınızda ilgili görevden alınan başkan gerçekten başkanlıktan çok uzak bir terörist veya hırsız da olsa ve sizin yerine getirdiğiniz mülki amir hizmetleri ve duruşu ile çok örnek bir başkanlık da yapsa o bölge halkına kendinizi beğendiremiyorsunuz. Halk seçimlerde yine sizin görevden aldığınız kişileri veya onlar gibilerini seçiyor.

Erdoğan’ın siyasette belki de en sık tekrar ettiği ve tüm siyasal hareketini dayandırdığı temek slogan belki “halka rağmen siyaset olmaz” prensibidir ama ne yazık ki bu prensip Doğu-Güneydoğu illerinde birkaç dönemdir kale alınmazken şimdi İstanbul’un en kalabalık ilçelerinden birinde de bu özü itibariyle çok doğru prensip çiğnenmeye çalışılıyor. 

 

3. Örgütün (PKK) aday belirlerken dava konusu olmuş veya haklarında kovuşturma yapılan kişileri seçmesi de bu tarz gelişmeleri tetikliyor elbette. Örgüt yeri geliyor silahlı bir eylemin lojistiğini bir milletvekiline yaptırabiliyor veya belediye imkanlarını örgütün eylemlerinde tepe tepe kullanabiliyor. Örgüt bu manada siyasilere, geldikleri konuma, taşıdıkları misyona bakmıyor, adeta onlara ‘sizi ben seçtirdim, sizden ne istersem onu yapacaksınız’ demeye getiriyor ve bu şekilde halk ile devleti, halkın seçtiği siyasetçi ile devleti (devletin şahsında aslında Ak Parti’yi) karşı karşıya getiriyor.

Devlet terörle, terörist bir eylemle iltisaklı  somut delile dayanan bir duruma dayanarak bir görevden alma yaptığında ve bu açık-şeffaf bir şekilde uygulandığında kimsenin buna bir tepkisi olmaz ama örgütle bir şekilde sempatizan düzeyinde ilişkisi olmuş veya örgütle iltisaklı birileri ile çeşitli vesilelerle teması olmuş veya cenaze, düğün, sünnet merasimi gibi etkinliklerde görünmüş, örgüte müzahir yayın organlarında yazı yazmış veya sosyal medyada hakaret içermemek kaydıyla fikir beyan etmiş diye bir siyasiyi görevden alırsanız sapla samanı bir birine karıştırmış ve adalet duygusuna zarar vermiş olursunuz.

Sonuç olarak eğer demokrasi denilen sistemin doğru işlemesini istiyorsanız ve insanların da sisteme güven duymalarını, bir aidiyet bağı ile sahiplenmelerini istiyorsanız her kes için geçerli kurallarınız olmalı ve bu kurallar açık-şeffaf-net olmalı. Eğer bir kişi seçildikten sonra görevden alınacak bir suç işlemiş biri ise onun aday olmasına müsaade edilmemeli ama aday olmasında sakınca görülmeyen biri seçildikten sonra somut suç delilleri oluşmadan asla bir müdahaleye maruz kalmamalı hele hele yeni bir açılım sürecinin konuşulmaya başlandığı bu günlerde çok çok daha dikkatli olunmalı.

Esenyurt Belediye Başkanı takip edebildiğimiz kadarıyla makul bir insan, fikirlerini de saygı ve karşılıklı anlayış içinde dile getirmeye çalışan bir akademisyen ki yıllardır kamu kurumlarında görev ifa etmiş biri dolayısıyla böyle bir ismi böyle alayı vala ile görevden alıp yerine de kayyum atıyorsanız ya bu kişinin aday olmasına müsaade etmeyecektiniz veya şu an görevden almanızı gerektirecek elinizde somut ve herkesin ikna olacağı veriler olmalı.

Şimdilik kamuoyuna açıklanan telefon görüşmeleri böyle bir somut delile işaret etmiyor velevki içeriğinde bir hiyerarşik ilişki-bağlantı içermesin. Şayet içeriyorsa da bu zaten aday olmadan önce de bilinen bir şey olsa gerek dolayısıyla o zaman müdahale edilmedi ise bugün neden müdahale ediliyor.

Normalde bir adım atmadan önce iki kez düşünüyor idiysek şimdi on kez düşünüp o adımı atmalıyız. Düşmanlarımız şeytanın insana sağdan, soldan, önden, arkadan yanaşması gibi dört tarafımızı kuşatmış ve her gelişmeyi aleyhte kullanmaya hazır kıta beklemektedirler. Düşmanlara, aşımıza ekmeğimize göz koyan yılanlara çıyanlara malzeme vereceğimize ortamı ıslah etmeye çalışanlara malzeme vermeye çalışalım.

Özet
:
Naci Hanpolat - Bahçeli’nin mecliste DEM’lilerle el sıkışması ve devamında yaptığı konuşma ile başlayan ve bir devlet planı olduğu anlaşılan yeni girişim, belli ki hem devlet içinden hem de karşıt pozisyonda olan ve bilerek veya bilmeyerek aynı amaca hizmet ettikleri anlaşılan birileri tarafından sabote edilmek isteniyor.
Resim
Türkçe
X