Yaşayan şehid İsmail Haniye

 

 

 

İNNA LİLLAH VE İLEYHİ RACİUN  

 

Naci Hanpolat

 

"Onlar ki, kendilerine bir musîbet isabet ettiği zaman: “Biz muhakkak ki Allah içiniz (O'na ulaşmak ve teslim olmak için yaratıldık) ve muhakkak O'na döneceğiz (ulaşacağız) derler." Bakara, 156

 

İslam Ümmeti'nin gururu, mazlumların ve mahrumların sesi, Filistin'in ve Kudüs'ün gülü İsmail Haniye işgalci İsrail'in eli kanlı katilleri tarafından şehid edildi.

 

Kendisi, nice aile efradını Kudüs Yolu'nda kurban vermiş bir cihad eri olarak zaten kefeni üzerinde dolaşan bir yaşayan şehid idi. Rabbine teslim olurken düşmanlarına inat yüzündeki asil tebessüm ile bu geçici dünyaya veda etti.

 

Bu saldırı hem Hamas ve Hamas şahsında Filistin'e, hem İran'a ve hem de tüm dünya müslümanları ve özgür ruhlu insanlarına karşı yapılmış hain, sinsi ve şeytani bir saldırıdır.

 

Öyle anlaşılıyor ki cinayet şebekesinin başı ABD'den dönerken elinde bu cinayetin onaylanmış planları ile dönmüştür. Bu cinayet İsrail ile birlikte ana vatanları ABD'nin ve müttefiklerinin ortaklığı ile gerçekleşmiş bir saldırıdır ve amaç İran'ı zor durumda bırakıp İsrail'e karşı bir büyük tepki vermesini sağlamak , neticede bir büyük ateş topu oluşturup tüm bölgeyi kana bulamaktır.

 

Konu henüz çok sıcakken not edilmesi gereken önemli bir kaç husus var:

 

1.İran'da uzun bir süredir ciddi bir istihbarat zaafiyetinin olduğu anlaşılıyor. Evet, İran 80 miyonluk nüfusu ve çok sayıda rejim muhalifi ile düşmanları için çok münbit bir sosyal ortama sahip ama artık 44 yılını geride bırakmış; savaşlar, çatışmalar, istihbarat operasyonları ve ihanetlerle çokça karşılaşmış bir devlettir. Ayrıca devrim öncesi İran istihbarat kurumu Mossad ve CIA ile ortak çalışmış olmaktan kaynaklanan büyük bir tecrübeye sahiptir.

 

Hal böyleyken son yıllarda İran'lı bilim adamlarına, resmi yetkililere ve önemli kurumlara karşı gerçekleştirilen silahlı ve bombalı saldırılar, hele hele önemli şahsiyetlere karşı yapılan suikastlar konusunda istihbaratta bir zaafiyetin olduğu su götürmez bir gerçektir.

 

Dünyada bu kadar çok düşmanı olan bir ülkenin çok daha etkin bir istihbarat ve güvenlik dizaynına ihtiyaç duyduğu günün ortaya çıkan gerçeklerinden bir tanesi.

 

2. İsrail, öyle görünüyor ki savaşı tırmandırmak ve yaktığı ateşe Lübnan ile birlikte şimdilik İran'ı da katarak bölgede ilerde kendisi için risk oluşturan unsurları etkisiz kılmak istemektedir. Bu cinayetle birlikte muhtemelen  ABD de bu plana onay vermiş olabilir, her ne kadar kamuoyuna açık verilen mesajlarda ABD gerilimin tırmanmaması yönünde irade ortaya koyuyor gibi gözükse de arka planda Siyonist-Evangelist zihnin egemenliğinde olan ABD derin devleti, İsrail'e yeşil ışık yakmış olabilir.

 

3. Başta şu an ön cephede İsrail ile çarpışan Hamas, İslami Cihad, Hizbullah ve Yemen olmak üzere onu çevreleyen halkada İran ve daha geniş halkada Türkiye, Pakistan ve Afganistan gibi coğrafyaya komşu ülkeler ile coğrafyadan uzak ama gönlü Kudüs'le atan Malezya ve Cezayir gibi ülkelerin hiç birinin halihazırda görünür planda ABD ve İsrail'le gerçekleşebilecek bir savaşı fiziki olarak kazanma ihtimali bulunmuyor. Olur da savaş gerçekleşir ise Yüce Allah'ın bizler ve düşmanlarımız için neyi hazırladığını bilemiyoruz. Belki onların başına öyle belalar getirir ki kendi içlerinde heder olup giderler ama şimdilik maddi-fiziki alanda güçler dengesi Kötülük ve Karanlık (Zulumat) taraftarlarının lehine.

 

Bu değerlendirmenin sonucunda vardığımız netice, gerek bu cinayet kendi topraklarında gerçekleştirildiği için İran gerekse de Hizbullah'ın İsrail'e can yakıcı karşılıklar vermeleri elzemdir ama bunu düşmanın belki de arzu ettiği gibi bir savaş çıkaracak tarzda değil bilakis bunu akıl dolu ve stratejik temelde planlamaları ve uygulamaları kendilerinin ve ümmetin hayrınadır. Yemen bunu çok güzel yapıyor, canlarını yakıyor, huzursuz ediyor, boğazlarını sıkıyor ve en önemlisi ekonomilerine zarar veriyor.

 

4. Yüce Allah, Müslümanlar bu tür bir saldırıya veya ihanete maruz kaldıklarında yapılması gereken doğru işin ne olduğunu Tevbe 12'de şöyle açıklıyor :

 

"Ve eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini (ahitlerini) bozarlar ve din (hususunda) size saldırırlarsa, bu durumda KÜFRÜN ÖNDERLERİNİ ÖLDÜRÜN (inkârcı ve zalim odakların beyin takımını hedef alın). Şüphesiz onların yeminleri (söz, sebat ve ahitleri yoktur); tâ ki (o hâllerinden) vazgeçsinler."

 

Onlar nasıl Müslümanların önderlerine, alimlerine, siyasetçi ve rehberlerine saldırılar yapıyorlar ise kendileri de buna benzer bir karşılığı fazlasıyla hakkediyorlar demektir.

 

5. Hem bedenini hem ruhunu satmış yöneticilerin tasallutu altında olan kimi halkı müslüman rejimler hariç İslam Ülkeleri yöneticileri, cemaat ve halkları aralarında ayrılık oluşturan mezhebi, kavmi, tarihi, etnik meseleleri çözüme kavuşturmak üzere bir diyalog zemini oluşturulmalıdır. Buna paralel olarak belki bugün belki yarın ama er veya geç herkesin muhatabı olacağı bu şeytani saldırının karşısında durabilmek için ortak mekanizmalar kurmalı ve olabildiğince ortak tepkiler geliştirmelidirler.

 

Bu mekanizmalar; hem ilim adamlarının mezhebi ve dini hususları konuşacakları kurumlar, hem bilim adamlarının günümüz dünyasında beşeri bilimlerin geldiği nokta ve bunu daha da ileriye taşıma amaçlı ortak çabalar geliştirecekleri enstitü ve üniversiteler hem de güvenlik, istihbarat ve savunma alanında ilgili birimlerin ortak çalışma zeminleri geliştirecekleri ortamlar olabilir. Bu çalışmalar halka açık olabileceği gibi gözlerden uzak gizli faaliyetler de olabilir. 
 

Mücadele 9: "Siz ey iman edenler! Aranızda gizli toplantılar yapacağınız zaman, sakın günah işlemeye, insanlar arasına kin ve düşmanlık yerleştirmeye ve Peygambere karşı gelmeye yönelik sözler söylemeyin; aksine, böyle toplantılarda iyilik ve erdemlilik gibi güzel davranışları yaygınlaştırmak amacıyla görüşmeler yapın ve huzurunda toplanacağınız Allah’ın emirlerini çiğneyip azâbına uğramaktan sakının."

 

Şundan emin olalım ki dün Gazze'de başlayan ve gittikçe bölgeye yayılan bu yangın herkesi yakacaktır, ya bir gün erken ya bir gün geç. Yöneticiler, devlet adamları, ilmi otoriteler, cemaatler, kanaat önderleri büyük sorumluluk altındadırlar. Üstadın öylediği gibi. YA YENİ HAL YA İZMİHLAL

 

Bu düşman sizin hangi ulustan, hangi mezhepten, hangi dilden olduğunuza bakmıyor, hatta dininizi inkar etseniz, dininizle alay edip düşmana gönüllü uşaklık etseniz bile sizi umursamıyor çünkü bu düşman sizin varoluşunuza, nefes almanıza düşmandır. Onun gözünde kendileri dışında diğer tüm milletler hizmetçiler ve köleler olarak egemenlikleri altına alınmaları gereken insansı yaratıklardır.

 

"Biz Filistin için çok şey yaptık, siz bir şey yapmadınız, zaten yapamazsınız veya bizden daha az yaptınız" gibi suçlamalarla cepheyi zayıflatıp arada zaten var olan nifak tohumlarını yeşertip gürleştirmek yerine iş birliğini, yardımlaşmayı, hoşgörüyü, ittifakı ve ilerde kimbilir belki de ortak eylemliliği geliştirmek için çaba harcamak gerekir.

 

Maide, 48: "...Sizden herbiriniz için bir şeriat ve bir yol-yöntem kıldık. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı; ancak (bu,) verdikleriyle sizi denemesi içindir. Artık hayırlarda yarışınız. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir."

 

Enfal, 46: "Bir de, Allah’a ve Elçisine gönülden boyun eğerek itaat edin ve sakın birbirinizle çekişmeyin; aksi hâlde korkuya kapılırsınız da, bütün heybet ve kuvvetiniz kaybolup gider. Ve en sıkıntılı anlarda bile, zorluklara göğüs gererek sabredin!Unutmayın, Allah, dâimâ sabredenlerle beraberdir."

 

Bu çok acı ama dersler ve ibretlerle dolu günde Haniye'ye rahmet diliyoruz, uğruna canını ve tüm ailesini kurban verdiği Kudüs'ün özgür olacağı günleri görmeyi bizlere de nasip etmesini Kahhar ve Muntakim olan Yüce Allah'tan niyaz ediyoruz.

 

Kasas, 5: "Biz ise, bu ülkede ezilen, sömürülen bu insanlara lütufta bulunarak onları adâlet, dürüstlük ve erdemlilik konusunda insanlığa örneklik ve öncülük eden önderler kılmak ve onları yeryüzünün nîmet ve zenginliklerini devralan mirasçılar yapmak istiyorduk."

 

 

 

Özet
:
Naci Hanpolat yazdı: İslam Ümmet'inin gururu, mazlumların ve mahrumların sesi, Filistin'in ve Kudüs'ün gülü İsmail Haniye işgalci İsrail'in eli kanlı katilleri tarafından şehid edildi. Kendisi, nice aile efradını Kudüs Yolu'nda kurban vermiş bir cihad eri olarak zaten kefeni üzerinde dolaşan bir yaşayan şehid idi. Rabbine teslim olurken düşmanlarına inat yüzündeki asil tebessüm ile bu geçici dünyaya veda etti.
Resim
Türkçe
X